Ay tutuldu bu gece: Bak, en irisinden en sadesinden. Bense sana tutuldum elbet tüm vücudum tutuldu da ayın neşrinden. Neylerim sahi, neylerim ışıksız geceyi gölgeli sevgiyi?..
Portatif bir düşsün sen, sezilerimin aldatısında tutmayı unuttuğum bir yeminsin sen ve ıssızlığın tarhında köpüren iç sesim… Korunaklı değil artık dünyam ve yakın korumam sadece şiirler uza..
Bir düş karesinde asılıyım: adam asmaca oynadığım günlerimden kalan bir öykü bu belki asla öykünmeyeceğimi sandığım günlerin iz düşümü ve işte kendimi asmaca oynuyorum en çok asamadığım kadar yorgu..
Hangi düş’ün yerlisidir bu şiir? Sevdalanmaya namzet hangi yorgun yolun yolcusuyum, hafız ve diklendiğime bakma sen lakin içime ak yetmedi tepin şiirimin üstünde ve duman tüten yüreğime bir kova su..
Kayıtsızlığın zirvesinde bir boşluk payıma düşen oysaki içimdeki s/onsuzluk duygusunu paylaşmaktan öte bir amacım yok ve ıssız yollardaki ulvi duygular: sancılı ve sanrılı bir hayatın iz düşümü ike..
Mevsimler kırgın işte çok kırgın elbet meczup yüreğin fısıltılarına sığındığım solgun mevsimlerden firar ettim ben ve temenniler yüklü heybemde sitem yüklü gölgelerin de nazarında hayli pervasız bi..
Hangi düş’ün yalnızlığında uçar mavi turna ve hangi aşktır kanat açtığı acıların? Sözcükleri küreyen mevsimde saklıdır girizgâh en çok da göğe dokunan gözlerinde yalnızlığın dile gelir dual..
Rengime ve içimdeki çocuğa düşkün asi/l bir rüzgâr olmanın verdiği güçle yazıyorum sana üstelik acının fendi aşkı ve sevgiyi de yenememişken… Rubailer döküldü az evvel yıkadığım tabaklardan..
Tebessümleri fısıldayan meleğin kanatlarına tutunmak istiyorum ama göremediğim kadar da uzağındayım çoğu şeyin yine de inancıma sadık tutunuyorum saçlarına kaderin ve kelimelerle oynaşıyor içimdeki..
Hangi mahzende saklısın, ey kibirli yansızlığım, yâd edilesi aşkın kölesi bir beşer göğe her baktığında Rabbime akar sure sure ve su sesinde saklıdır kaderim. Kederimle yüz sürdüğüm İlahi Aşkın mer..