Okullar açıldıktan sonra ortalık tenhalaşıp, insanların azaldığı, sincapların ve cümle börtü böceğin çoğaldığı dönemde, Maris’e, Kayıp Cennet’e gidip çam ağaçlarının kuytusuna çadır kurayım diyorum..
Sıcak bir gündü, aylardan ağustos… Deniz kenarı kahvelerden birine oturmuş gazete okuyordum, canım sıkkındı… Geldin… Salkım söğüt ağacının altına konmuş masaya attın kendini..
Öyle saplanıp kalıyorsun, dizlerine kadar… Kahve molasında, yemek arasında, soluklanmak ve biraz da kaçmak için sığındığın kır lokantasında… Denizi görüyorsan martı, kuytusuna sakl..
Öyle güneşli bir gün… Dün gibi! Yarın olacağı gibi… Bu günler yüzünden mi erteleyişlerimiz? Kaçışlarımızın ve uzun cümleler kurmak istemeyişimizin sebebi; ..
Zemheriden kalma bir gün! Bahar oysa… Kar var ve dondurucu rüzgârlar esiyor mavi gökyüzüne inat… Güneş; hayal köpüğü bulutların ardına saklanmış, gurbete gider gib..
Boşluk… Boşluk! Sadece senin bildiğin ve büyümesine engel olamadığın ‘boşluk’ yüzünden gidersin hiç tanımadığın bir kadının peşinden… O boşluk yüzünden beklerisin ..
Geceydi… Ay yoktu ve gökyüzü bulutluydu… Serindi… Midyeci tezgâhı toplamış, pamuk helvacı eve gitmek üzereydi… Balık lokantasının iki masası kalmıştı ve garsonlar sü..
Mevsimlerden; sonbahar... Aylardan; eylüldü... Deniz uykuda, aslan sütü limandı! Masada bir parça beyaz peynir, samanda pişmiş domates, bir dilim de kavun vardı... G..
Sen, bir şey istersin... Yaparım... Yaptım diye; Ben, bir şey isterim... Yaparsın... İkimiz de iyi hissederiz sonra... Âşık olduk zannederiz... Yapamayana..
Uzaktan bir gemi geçer... Yanımdan kuyruksuz kedi, üzerimden martı... Yorgunum be canım, iş çıkışı iki kadeh attık mahalleden çocuklarla... Saat geç oldu, ben istemem amma birazdan..