Gitmek bir eylemdir, hem de eylemlerin en ürküteni. Ölüme yürürken bilirsin; en fazla öleceksindir işte. Ama gitmek belirsizliğe açılan yelkendir. Rüzgar nereden esecek, dalga nereden vuracak bileme..
Bilinen en büyük suçlardan biridir vatan hainliği. Öyle ki, gün gelir yapılan birçok hata, kötülük, ihanet zamanın aşındırıcı gücüyle kayboluverir de, vatana ihanet edenin yediği damga çocuklarını..
Hep kıskandım yürek dolusu aşık olanları, oturup da satırları aşkla dolduranları. Gün geldi ben de denedim bir insana hastalıkla bağlanmayı. Gittim, gördüm, yenildim ve anladım asla bir “aşık” olam..
Utanma duygusu yoksa eğer insanda, hayat zor değildir artık. İster kendi yaşamında, isterse başkalarının yaşamında olup bitenler umurunda değilse başka ne sıkabilir ki ademoğlunun canını. Ne zengi..
Bazen yazılmış ve yazılacak tüm kelimeler anlamını kaybeder. Bütün kelimeler anlamını kaybeder. İşte o anlardan biri. Bir gazeteci öldürüldü. Hayatı boyunca kelimelerden başka hiçbir şeye sahip olmaya..
Belki de hayatımın en garip yazısını yazıyorum şu an. Hatta ne yazacağım konusunda da en ufak bir fikrim yok. Bir kadının, daha kötüsü sadece televizyonda ya da sinema perdesinde gördüğüm bir kadının ..
Artık kabul etmenin zamanı geldi. Bir ülkenin çocukları yurtlarda, evlerde, okullarda, gettoların karanlık sokaklarında, dev alış-veriş merkezlerinin bodrumlarında, “yüksek semtlerin” alçak odalarında..
Vietnam’ın Fransa’nın sömürgesi olduğu dönemlerde Fransız kamuoyu ikiye bölünmüş durumdaydı. Ülkede yaşayanların bir kısmı Vietnam’ın sömürgeleri olarak kalması gerektiğini savunurken diğer kısmı ise ..
Masamın üzerinde yığın haline gelmiş kağıtlar, bana "hadi oku bizi" diyen sanal bültenler, yarın ki kıytırık röportaj için yapılması gereken hazırlık... Elim tuşlara gitmiyor, canım hiçbir şey yazmak ..
Kırsal kesimde sürekli yaşanan “intihar eden genç kız” haberlerini görmezden geliyorduk ilk önce. Arasıra “töre cinayeti” veya “namus cinayeti” diye birşeyler duyuyorduk da aradaki bağlantıya pek uyan..