Bir rüzgar ki bu; saçlarımızda denizin ya da gölün damlacıkları, tenimizde okşayan dokunuşları ve yüreğimizde titreten dostluk ürpertileriyle bizi yavaş yavaş hedefimize götürüyor. Yelkenimizi açmışız..
Bazen;Dünya ayrı, sen ayrı bir mekanda olursun, İçinde yaşar gibi değil de, uzaktan perdeye yansıyan bir filmi izler gibi, Sahneler gelip geçer önünden; bakarsın, izlersin ama hiç bi..
Göz alıcı parlak gün ışığında, Aynıydı hepsi kendi parlaklığında Kızıl örtüler serilmeye başladığında Hazırlıksızdı hepsi... Ne zaman ki sıyırdı gece kızılı, serdi o kapkara uzantı..
Günler hızla geçiyor benim yaşımda, bazen saatler zorluyor ama zamanı, günler yıllar kadar çabuk geçiyor.Bu hızla geçen günlere sığdırabildiklerimiz, yaşayan biz olduğumuz halde bazen bizi bile şa..
Unutulan hayatların, mecburi çizilmiş yollarında ilerlerken ömürler; keskin virajlarda savrulan bedenler vardı...Her biri aynı yolun yolcusu yanmış yürekler, serin sulara yol almak için çıkmıştı oysa ..
Serin akşam rüzgarı eşliğinde yokuş aşağı inerken rüzgara karıştırıp ardına attığı yorgunluğuydu. Düşünceler ise hala beyninde dolanıp duruyordu...Rüzgar her adımda sarıp sarmalıyordu bedenini...H..
Yorgundu ayakları...Sadece yorgunluk ta değil, rastgele bulup ayağına geçirdiği terlikler derisini sıyırmıştı. Sürtmeye devam ettikçe sızlayan acıyı arada farkedip , devam ediyordu yürümeye. Akşam olm..
Dur biraz ne olur. Ya da en azından yavaşla...Anlayamıyorum seni! Duru görüntüne tezat, cümlelerin karışık. Ardı ardına dizilen kelimelerin bir cümle olmuş tamam, ancak anlayamıyorum! Anlam nerede?
TDK der ki serseri için; belli bir hedefi, işi ve yeri olmayan kimse. Tutarsız davranışları olan, holigan.... Tam bu tarife uyan bir kişi, benim serseri... Ne belli bir yeri var, ne işi... Ama he..
Aptal liseli aşıklar... Neden sadece yeni yetmelerin aptal aşık olacağını düşünüp bu terimi kullanırız bilmem ki? Tamam başta kavak yelleri eser o çağlarda ama, aklı başında ve olgun çağında aşık oldu..