Gün geçmiyor ki gündeme yeni yeni şeyler girip çıkmasın. Biz bir gün sanatçıların özel hayatlarını, diğer gün mankenlerin kaçamaklarını, sabah programlarını, dizilerdeki hayali kahramanların yaptık..
Yine bir gaz alma operasyonuyla karşı karşıyayız. Birgün sabah yataklarımızdan kalkıyoruz gazetelerimizi elimize aldığımızda durduk yerde bir haber çıkıyor karşımıza; Akp den Alevi reformu. İnsan iste..
Kim ne derse desin dünü bugünden, bugünü de yarından ayırmak mümkün değildir. Yaşadığımız her şey bir şeylerin sonucu ve ileride olacak olan şeylerin de sebebini oluşturur. Bakın bundan 2400 yıl önce..
Bir gün arabanızı her zamanki gibi evinizin önündeki yola park ederken birisi gelse ve sizden para isterse ne yaparsınız? _ Ne parası kardeşim dersiniz heralde. En iyisi mi siz bu duruma kendinizi..
Hadi gelin bir ülke düşünelim hep beraber. Öyle bir ülke olsun ki bu ülke, bu ülkede birileri çıkmış ortaya ve artık başka bir dünya demiş olsun. Demiş de ne mi yapmış olsun? Önce dershaneler yapmaya..
Dershane, üniversiteye hazırlık kursları aslında belki de saplanıp kaldığımız en büyük sorunların nedeni veya başka bir bakış açısıyla da sonucudur. Dershanelerin hepsini çöpe atmanın zamanı aslında ..
Neden kaliteli insanlar yetiştiremiyoruz? Kafamı çevirip baktığımda her zaman birbirini ezmeye çalışan, başkalarının sırtına basarak yükselmeye çalışan ya da yükselmeye çalışan birini çekiştiren insa..
Size de oluyor mu hiç? O kadar blog yazıyoruz değil mi. En özel anlarımızı, en acı hatıralarımızı, sevinçlerimizi, mutluluklarımızı, onca yılda benliğimizin bağrında oluşan fikirlerimizi yazıyoruz..
Hiç düşündünüz mü acaba bakmak ve görmek terimlerini. Gündelik hayatımızda çok kullandığımız bu terimleri, pek farkına varmasak da hep karıştırırız. Ama yakın gibi görünse de aslında bakmak ve görmek..
Gel gönül seninle seyran edelim. Türkülerde hep gönül vardır değil mi? Bazen deli, bazen divane, bazen yücelerde, bazen yerlerde, bazense tükenmiş olarak geçer hep gönül. Bahsetmeden geçemeyeceğim..