Bir kartpostalın üzerindeki yazı; Çocukken ne kadar küçük şeyler için ağlardık Bir tutam saç, bir oyuncak araba, bir bebek… Şimdi büyüdük... Çok büyük ola..
Bu şehrin neresini ve neyini seviyorum hiç bilmiyorum....Beni cezbeden hareketliliği mi, çeşitliliği mi, renkliliği mi?Bazen çekilmez oluyor.. akıp giden bir kalabalık içerisinde kaybediyoru..
ne atom bombası,ne Londra konferansı...Bir elinde cımbız,Bir elinde ayna..Umurunda mı dünya? demiş, Orhan Veli Cımbızlı şiirinde.... dünyaya olan umursamaz tavrını anlatmı..
"Nene geliyoor" diye bağırdı çocuklardan biri.. Hepsi çil yavrusu gibi dağıldı korkudan. Mahalledeki bahçelerin kuytuluklarına, ağaç arkalarına, duvar köşelerine, çöp bidonlarının arkalarına..
Önceden eskiciler olurdu hani... eskileri alıp yerine yenilerini verirlerdi.. eskiler alıyoom.. demir alıyoom.. bakır.. aliminyum tencereler alıyoom.. eskici geldi eskici haaaan..
Gökyüzünden siyah bulutların arasından sızan güneş, ışık huzmelerini taa aşağılara boz renkli denizin tam ortasına salıvermiş. Tıpkı bir projektör gibi... denizin ortasında gen..
Küçük bir vedalaşma sahnesinden sonra neredeyse ağlayarak bindi otobüse... ne zaman ağlayacak olsa ağlamamak için dudaklarını ısırırdı sürekli… o an da öyle yaptı….Alnının tam ortasındaki damar be..
Vakit henüz sabahın erken saati.. Esnaf ahalisi dükkanlarının kilitlerini daha yeni yeni açıyor uyku mahmurlukları daha üzerlerinde. Kütahya esnafı böyledir, keyiflerine düşkün insanlardır. Ge..
Hep aynı olmuyor işte, Duygu dünyanda farklılıklar yaşayabiliyorsun. Bazen kapanıyorsun dört duvar arasına, Hiç kimse gelmese, Hiç kimse kapımı çalmasa, Hiç kimse ile konuşm..
Gidiyorum bu şehirden Ayaklarım geri, geri Tekerler almış başını Dönüyor.. dönüyor.. S. AKSU Gecenin bu sessizliği üzüyo..