Amed! Kucağında tüm kayıplarınla, illaki bir gün kendi hikayeni, kendin yazacağın özgürlüğüne kavuşacağından; fotoğraflarda kalan çocukluklara, faili meçhul bir aşkla kabaramamış gençliklere bakıp..
Bir yıl daha bitti... bitecek… ve yine “o mahur beste” çalarken “müjganla biz ağlaşacağız”. Eninde, sonunda da her yıl, her yalan gibi, her yol, her hikâye de bir gün biter değil m..
Hayatın celladı, ölümün sevdalısı “her savaşın ilk kurbanı hakikattir” yazmış Kipling’e hak verircesine ne dün vardır elinde Hevalım, ne de yarın. Güne ölüm haberleriyle başlanan Ortadoğuda tarih ..
Keşke barışın, demokrasinin “döndün ya…”, “gula min, çokkk özlemişim”’in bedeli bu kadar ağır, bu kadar ölümcül olmasaydı; yıllara ömrümüzü nasıl tükettiysek bu topraklarda, bütün yeryüzünde öyle..
İşte hepsi bu; sonunda bir hiçliğin içinde yitip gidecek her şey şehr-i İstanbul’da da, şehr-i Amed’de de. Öncesinde, yaşaması gereken bir ulusun karşısına yok edilmesi gereken, ötekileştirilecek d..
Belki en büyük zaferin içinde birlikte kaybetmişsinizdir, onu bile bilemeden; duymuyoruz birbirimizi, duymakta istemiyoruz. Kabil, Habil’i öldürdüğünde de Adem oğlunda insanlığı, merhameti yok etti..
Elbette “kadının adı yoktur.” Kül kedisinin Cinderella olduğu da kocaman bir yalandır o yüzden artık uyuma vaktidir evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… kurşuniydi gece; ekranlar kırmızı zemi..
Hayatın baştan sona haksızlık olabileceği bu diyarda; öyle bir dalmışsınızdır ki Ethem’in ellerine baktığı fotoğrafına; sözler, yazılar soluklaşır. Ölgünlüğünüzde, bir an, dünya durmuştur sanki…ke..
Eşlik etmek istedim BİRİNİN o şarkısına… İçimde ukde kalmış ezilenlerin gülümsediği bir türküydü devrim… Vazgeçtim. Belki de; 365’in her bir gününün 12 Mart 1972’den 12 Eylül 1980’ne kadar katled..
Henüz “söylesenize, sahiden siliyor mu hatıralar ölümün ağırlığını” sorusunun cevabını bulamamışken siz, hayat da, yine, fütursuz bir genç misaliyanınızdan geçip gittiğinde; bir yurt odasında “ge..