Adalar (42 ada) üzerinde kurulmuş bir şehir düşünün. Hemen hemen her yerinde nehir (Neva), onun kolları ve kanallar var. Ve tabii bunların üzerinde de geçişi sağlayan büyüklü-küçüklü -ama hiç biri yü..
Benim ablam tam bir kırışık düşmanı. Eğer böyle bir meslek olsa idi. Kesin uzmanlığı kimseye kaptırmazdı... Oturuyoruz. Tam konuşmanın ortasında... Hiç ilgisi yokken "Bak... Sen ağzını büzüyor..
"Sen artık beni sevmiyorsun"... Ya da "Beni seviyor musun?"Aslında ikisi de aynı kapıya çıkar. Ne zordur böyle bir soruya cevap vermek...Öylesine bir soru olsa bırak, havada asılı kalsın...
Nereden geldi bu soru aklıma... "Sarışınların kalın kafalı olduğu"nu abuk sabuk örneklemelerle ispat etmeye çalışan bir yazıdan yola çıktım. Önce inanmayan gözlerle baktım yazıya. "Kafanın kal..
Şimdiii... İki şeyi mukayese etmek için ne gerekir? İkisini de her yönü ile bilmek ve tanımak ve karşılaştırmayı "eşit şartlarda" yapmak. "Türk kadınları tu kaka... Rus kadınları harika" diye ahkâ..
"O da ne öyle... Kebabın da çorbası olur muymuş?" Dediğinizi duyar gibiyim.İlk duyduğumda ben de çok şaşırmıştım.Tarhana, Ara, Dutmeç Muğla'ya özel çorbalar.Tarhana çorbası o bildiğimiz ..
Kadınları çok güzelmiş... Kültür şehri olmasından çok, bu "güzellik" konusu ilgilendiriyor genelde erkeklerimizi. Bir de "deneyim konusu" var ki... Bazılarının Türk kadınını bu konuda aşağılam..
Hava bir tuhaf buralarda. Sabah çılgın bir yağmur ve insanın iliklerine işleyen soğuk... Daha siz ne olduğunu anlayamadan birden bire açan güneş ve sıcak. Ne giyeceğinizi şaşırıyorsunuz. En nihayeti..
Bir şehire aşık olmak... Böyle bir şey olmalı.Yağmurunu sevmek... Sıcağını-soğuğunu sevmek... Daha bir hissedebilmek için, sokaklarında çıplak ayakla yürümek.Gecelerine tutkun... Gündüzlerine..
Oturmuş bir çay bahçesinde... Kitabınızı okuyorsunuz. Başınızı bir kaldırıyorsunuz... Tam karşınızda... Gözünü dikmiş bakıyor. Başınızı çeviriyorsunuz öte yana... Sonra kitabınıza dönüyorsunuz tekrar...
Milliyet Blog