Bir ateş düştü yüreğimize… Gepgenç bir delikanlı altı günlük yaşam savaşını kaybetti. Ne olurdu ateşkes imzalansaydı ölümle. Tatlı sonla bitseydi bekleyişimiz. Ama olmadı. Mağlubuz kadere. Ne gelir el..
Su sesi, para sesi, kadın sesi…Dünyadaki en güzel üç sesmiş…Siz de duymuşsunuzdur, böyle derler…İçinizden kaç kişi bir hamağa uzanıp, şırıl şırıl akan suyun sesini dinledi. Güneş ışınlarının y..
Gözlerde başlar o sıcak duygu. Adına aşk dedikleri. Kımıl kımıl yer eder yüreğinizde. Bir ateş düşer içinize… kavurur benliğinizi… O gözler birer ok olmuş, saplanmıştır kalbinize. Uzaktan uzağa kaçam..
Gelen vuruyor, giden vuruyor yavruna… Kanatıyorlar yüreğini fark ederek ya da etmeyerek… Çiğneyip eziyorlar böcek gibi… Kırılır mı, üzülür mü düşünmüyorlar… Umursamıyorlar anne… Üzülsen ne olacak, ..
Çek yaşam denizinde hayatın küreklerini… Asıl kuvvetlice, tutun güzelliklere… Yemyeşil bir dünya çiz kendine pastel boyalarla… Eflatun, pembe, turuncu çiçekler yap üzerine… Hazan rengi yapraklarda ..
İnsanın insana ettiğini… Birbirine eden başka canlı mahlukat var mı bu dünyada… Üstelik Yüce Rabbim akıl denilen o çok ayrıcalıklı şeyi sadece ve sadece insana vermişken… Neden aklımızı daha çok güzel..
Düşündünüz mü hiç ne kadar çok ışık var hayatımızda… Kimileriniz evet diyor belki… Kimileriniz hayır… Hadi uzanalım ışığa doğru beraberce…Binlerce ışık yanar uzaklarda… Her şehirde binlerce ışık… ..
Hep İstanbul hakkında yazılır şiirler, romanlar… Şarkılar bestelenir O’na dair. Çok güzel şehirdir inkar edemez ki insan. Bazen şuh bir kadın gibi baştan çıkarıcı, bazen masum bir çocuk gibi kırılga..
Hani bazı farklılıklar hissedersin bedeninde günden güne…Tahmin edersin ama emin olamazsın ya ta ki doktordan duyana kadar …Ta ki işin uzmanı söyleyene kadar “hamilesiniz” diye.. İşte o an tanımlayama..
Adam bakıyordu öyle taş mı bağlamıştı kalbi… Kadın ilişmişti koltuğun ucuna gözleri yaşlı… Belli ki kanıyordu bir yerleri…Kanıyordu da farkında mıydı kadın. Acı kaplamıştı, ateş düşmüştü bir kere..