Atölyede kendini ortaya koyuş tartışıldı onun yazısını okuyunca.. Sekizler kendini ortaya koyuşu tanımladılar sırayla.. En genci " Herşey mi kendini ortaya koyuş; bencilce değil mi ..
O da bir ANA.. Atölyede son bloğunu okudum sekizlere.. "Yüreğimizden dökülenleri Sonbahara havale ettik" diye başlayan.. Hüzünlendim dedi Atölyenin tek kadını.. Hak..
Ana o!.. Atölyede, Atölyelerde uzunn, uzunn sohbetler olmaz.. Tartışma?.. her zaman.. :) Emekçiler bugün Anne yi tartışacaklardı!.. tüm canlılarda ama.. Ana ..
Gelişmiş!.. ne demek?.. Sorun saydığınsa şayet!.. onların da sorunları!..üzerine... Geri durmak üzerine düşünüyor!.. Toplananlar var dinleyecek..! ..
Kaligrafi ile uğraşırım.. Yazarım, çizer, bozarım.. Bir Atölyede sekiz emekçiyle didinip dururum... Milliyet Blog da yazanları, yazılanları onlara okurum.. Molalarda!....
Hiç .. Duymadı... Sandı sesi... Sanmak farklı... Ama beklemek zorlu... Nasıl da endişeleniyor. "Bir şey oldu mutlaka!... Olumsuz düşünmek mi gerekli hem de tam bu sırada..." Hızla..
Öğretirler önce!.. " Sen bir tanesin!.. Sadece sensin.. en güzel yemekleri yemelisin.. en sıcak.. en soğuk ama bedelini ödemelisin!.. sonra teşekkür etmelisin!.. . ard..
"Dünya dönecek öylemi hem de ben olmadan.. Ağaçlar çiçek açacak, güneş yine doğacak hem de batacak… Oysa ne güzel şiirler yazmıştım hem de öyküler...... Ne güzel yemekler yi..
Hayatı kavrayışın bizdeki en içten, sansürsüz, eleştirel bir son durumu hüzün... İçinde özeleştiri var pişmanlık değil.. Doyamamışlık var ama hırs değil… Yetememezlik var, birikimsizlik değil... Hü..
Paylaşmaya yok zamanın... uçsuz bucaksız görünene, sevgiye... kardeşliğede. Giderken... gelirken, yok zamanın... Ağır bir yok ediş kendini ... yavaş yavaş, usulca değil ama... Zamanın yok s..