Sevgide, hasrette gönüller yandı. Neler hissetti kalp, anlatamadı. Rüzgarın, ağaçların, denizin nefesini Bir kuşun şarkısını, bir çocuğun sesini Yaşamın acı, özlem sevgisini, Sus..
''Bu akşam şairler gecesi var. Biz Pınar' la gidiyoruz, seni de bekliyorlar, uğrar alırız hazırlan geliyoruz'' dedi Selahaddin bey. Gittik. Ne güzel insanlarla tanışmak varmış.Şimdi yoklar.ama hala ..
Doğa ve insanlar bütün zamanlarda yaradan tarafından bize emanet edilmiş, geçici bir armağandır. Erkeğiyle, kadınıyla, elele, saygı ve sevginin olduğu bir hayata ve dünyaya kavuşulduğu gün, zaten..
1965 de eşim teftiş için Güney Anadolu'ya gidecekti. O zamanlar eşlerini pek götürmezdi müfettişler. Ama her şeye meraklı ben dururmuyum. Onun da işine geldi. Altı aylık hasrete de dayanamazdık zaten...
Seni bir çerçeveye hapsettiler. Bakanlar oh, ne mutlu dediler. Hafif bir boyun büküş, Yüzünde ki o şen gülüş Bayağı iyi poz vermişsin Bir duvara yerleşmişsin. İçini hüzün yak..
İçim nasıl yanıyor sevginle, Yine de gitme kal diyemiyorum. Biliyorum hasretin çekilmez ama, Beraber mutlu olurmuyuz, bilemiyorum.Ne güzel sabaha gözlerin de uyanmak, Günle..
Akşam, siyahın en koyu olduğu zamandı.O saatler, duyguların yoğunlaştığı andı. Sarmıştı mehtabı tül rengi bulutlar, Deniz masum bir kadın gibi, ama davetkar Rüzgar kıyamıyor..