Bisiklet... Bu sözcük, dudaklardan ne kadar da kolay dökülüyor, öyle değil mi? Hafif, iki tekerlekli, sürücüsü tarafından hareket ettirilen ve yönlendirilen araç!... İnsan enerjisini, itme gücünü..
1905’te İstanbul’da doğan Reşad Ekrem Koçu, Darülfünun Tarih Bölümü’nü bitirir. Bugüne kadar hâlâ tam bir dökümü yapılmamış yüzlerce makalesi ve pek çok kitabı olan Koçu, 1975’te İstanbul’da ölmüştü..
Türkiye’ye bisikletin ilk girişinin üstünden yüzyıl geçtiğini söyleyebiliriz.Bisikletin Osmanlı topraklarında oluşuyla ilgili ilk haber, Tarik gazetesinin 31 Ağustos 1885 tarihinde yer almıştır....
1874’te H. J. Lawson, tahrik dişlisindeki hareketin sonsuz bir zincir yardımıyla arka tekerleğe aktarıldığı, “arkadan itmeli” bir bisiklet geliştirir. Aracın orta boydaki tekerleklerinin çapı eşitti..
Fazlaca ilgi görmeyen Macmillian’ın aracı, çeşitli biçimlerde üretilse de bir süre sonra üretimden kalkar. Bu nedenle bisikletin mucidi Macmillan kabul edilse de, temel ilkesi günümüze değin değişme..
Geçen yazımızın sonunda değindiğimiz Haydar Yücel' in Mithatpaşa Sanat Okulu anılarında, bir de flama tuttuğu izci grubu vardır:“ En kalabalık grup bizimkiydi. Mithatpaşa Caddesi inlerdi biz geçe..
Neler yaşanmadı ki bu topraklarda... Efsaneler savaşlara, kılış sesleri zafer bağırışlarına, ölümler doğumlara karışa karışa...Yüzyıllar boyunca... Her şeyiyle zengin olan bu topraklar, bit..