Buz kütlesinin arkasına sakladığım duygularımın, yine de o kalın kütleyi ertittiğini görmelerim... Isınıyorum zannettiğim anda soğumalarım, soğuk zamanlar da yanmalarım... Yanarken de sönme..
... sen kurumuş kanamalarım, pıhtılaşmış kanlarım ...sen kızılımsı toprağım ki bitkiselleştiğim ...sen kabuklaşan yaprağımdan sızdırdığım ...sen aras..
Bakışlarında ki kırılmalar bütün bedenimi çatlatırsana vurdu yüzüme... Haklıydın! Bakarken de, giderken de... Hani gittin ya, hani gelemem ya... Ama çatlamaya başlayan bendenimden sızdırdığ..
Acımtırak hayallerimi fırınlanmış geçmişimle sunsam önüne, kokusundan gidersin...Giderken bakarsın gözüme, sarımtırak hayallerle...Sen bakmaya devam et, ben gözyaşlarımı gözlerine gömdüm... Belki z..
Parçalanan manzaralarım batmaya başladı gözlerime, batıp batıp yitirdiler renklerini. Dönüp, gelmeni bekleyerek kanattığım yüreğim gibi inat eden beynime kızıp, hesaplaşmalarımı bir kağıda yazıp ya..
Seni konuşuyorum rüzgarlarla bir fasıl akşamında terasımda, yıldızlar kayıyor çatlaklarıma... Üzülmelerim süzülüyor gözlerimden evrene, evren sen oluyorsun, dönüyorsun bir yörünge de... ..
Onu, kelimeler de sakladığımız yüzümüzle engelledik. Nüfus cüzdanımızdaki bakışımıza vurulan soğuk damgalar gibi, Damgaladık bakışlarını. Onu, dinlemeyi unutarak yor..
Yıkacağım, yıkacağım, yıkacağım... Bedenimi parçalarcasına vuracağım o duvarlara... Ama yıkılmıyor, yıkılmıyor... Vurdukça bir parçan geçiyor duvardan, yıkılmıyor... Yıkıl, yıkıl, yıkıl!
Akar duygularım zamanda senin doğana inat..Korkmam basarım topraklarına. İşgal etmek için değil... Ateşinle közlediğim böğrümü, yollarına vurup gözlerine serpmek için... Suladım seni. Çatlaklarında..
İhtimaller denizinde kabaran şu dalgalar, vurmasa kıyılarıma. Söküp atmasa yosunlarını, bana. Törpülemese kayaları, çekmese kumlarımı ya da ben o denize dalsam, ihtimallerin o, "bütün hallerini" ya..