Bedia teyzenin, “konak orası, konak” diye yücelttiği, koyu kahverengi ahşap sundurmalı, balkonundan altı basamakla erguvan çiçekli bahçesine inilen, kiremit rengi evine taşınmışlardı. Bedia Teyze..
“Baba biliyor musun bilim ve teknoloji öğretmenimiz yağmur yağdıracak bir dahaki derste...” Salı akşamı, okuldan gelir gelmez verdi haberi kızım…Ankara’nın susuzluğuna sahra tozuyla yağmur yağdır..
Annemin her sabahki, “kalk oğlum” unu tekrarlatmadan bu kez, fırlıyorum yataktan… İçinde önceki gün bakkal Necip'ten aldığım, 5 tanesini satıp karşılığında 1 tane kar edeceğim çokomellerin olduğu '..
Klavyesini, masanın üzerinde bir sağa bir sola oynattı...Kafası bir süredir, açık olan tv ile meşguldü...Haber kanallarının birinden diğerine geçmiş, yazacak bir şeyler bulurum umudu ile ha..
Burada kaçıncı gecem ki benim? Pazardan pazara, bir hafta… Bu gün Çarşamba olduğuna göre ne eder? Çarşamba!! Öyle olsa gerek… Salı mı yoksa… Hay Allah... Keşke gündüz öğrenseydim... Gerçekten karıştı..
Berduş... Bir kenar mahalle çocuğu...Yaşı ergenlikten yeni çıkmış, yüzü yaşlı... Gözleri kan, Elleri nasır, Dişleri tütün sarısı, Ağzında en berduş şa..
10 ya da 11 yaşındayım...Annem yoğurt almaya gönderiyor bakkala... Açık satılıyor yoğurtlar, öyle bir zaman işte...Annem saplı alüminyum bir kap veriyor elime, bir ya da iki kilo... ..
Anadolu’da herhangi bir yer...Herhangi eski bir zaman...Çiçeklidağı, bu mevsim yeşile durur, yamacındaki çiğdemler eflatun bir kuşak gibi sarıverirler belini. Az zaman sonra yamaç köylül..
Sırası gelen kışın ıslattığı taş kaldırımda, ciğerlerini yakan kömür kokusundan bir an önce kurtulmak için, hızla ilerliyordu. Koltuğunun altındaki gazetesini dengeleyip, üşümüş ellerini ceplerinin..
"Oğlum gel bak, doktor amcan bekliyor.." diye seslendi annesi birkaç kez...Böyle durumlar da sabırsızlığımı yenmek için kendi kendime oynadığım bir oyun vardır; muayene odasına girecek olan afaca..