peşin kırılmıştı yen’im ışık sağanağından görmemişti gözlerim gelmeden, gitmiştin sen aslında yolun sonu görünmüştü, taa başında her seferinde gelmene tedirgin duyduğum se..
kimse görmez ki kendi yüzünü birinin bir ayna tutması gerek tek başına çözülmeyen düğümü bir elin daha tutması gerek diğer elini de kullan evet kabul, zaman siyah ..
çekilirken çıpa, derinler(im)den yukarıya ayrılık sesi vurdu dalgalarda kalabalık yalnızlıklaraydı rota ne bir el sallayanım ne ağlayanım vardı kıyıda ne de, bekleyenim ..
direkleri kırılmıştı fırtınadan onardım içimde sakladım bir sabah uyandım baktım bomboşum gitmiş gizlice öyle habersiz bir el sallamadan Hâdiye Kap..
yaz geçti diyorlar, yaz geçti kış dönüyor yeniden onlar dönen kara kış için dövünürken içimdeki kara kıştan haberli değiller o zaten hiç gitmemişti ki sen gittin..
tadını çıkar yalnızlığının bitti işte yola düşme sabırsızlanışların virân bir yaşanmışlık kalacak arkamda gölgemin saramadığı, sararan bir vahada suyu tükenen ırmağın..
/bir kendime bakıyorum bir çerçevedeki resme orda tutuklu kaldığına seviniyorum bende hükmü kalmayan fasl-ı bahar geçmemiş yüzünde/ hadi, tuzlu suyunla sen yine..
durulmayan duraklarla akıp gider(n) zamanlar ne yapsan, dün bu güne dönmez taşkesmiş anıları zamana yazılanı kazı kazı kazı kazıyabilirsen fersiz bakışınla, durm..
gözümde çağlayan ahu-zarımı sakladım göstermedim kimseye bir ben bildim kalbimdeki firağı uzaktın, göçmendi yüzün bende yalanlar söyledin bu aşk üstüne güz dökü..
tövbelere durup durup yeniden döndüğünün geceye son batmışlığıyla sürünüyorken derinden çınlayan bir ağıttı artık içindeki kulaklarda duyulmayan eprimiş sevdada..