Bir öyküm yok benim, Mualla aslında ben sessizliğin perçeminde saklı donuk bir notayım. Müdavimi olduğum mevsim mi Mualla yoksa esiri olduğum nefsim mi? Kaybolmadan evvel söyleyecek..
Ay tutuldu bu gece: Bak, en irisinden en sadesinden. Bense sana tutuldum elbet tüm vücudum tutuldu da ayın neşrinden. Neylerim sahi, neylerim ışıksız geceyi gölgeli sevgiyi?..
Korunaklı bir dünyanın müridi illa ki sevgi bir de dokunulmazlığı sevginin ve ceketimin önünü ilikliyorum elbette ayağımda yüksek topuklu ayakkabılarım lakin çamura batmış şekilde değil yeni oldukl..
Zamanı deşmekse yaramı teyit ettiğim belki de tehir ettiğim bir mutluluktur az sonra öldürmekle itham ettiğim. Sonlardan muzdarip olduğum belki de kifayetsizliğin zikrine vakıf fikrimle de ..
Damağımı kaldırıyorum usulca yoksa korkuyla mı demeliydim? Öfkemi öğüttüm tüm gün ve tütün kokan adamlardan da uzak durdum ve gözleri kan çanağına dönmüş gölge benzeri ithamlardan. ..
Suç mahalline yakınım zira içimden gelen titreşimin esir ettiği belli ki kıyasıya süzgeçten geçen dimağımın manifestosunda, bir tedirginlik ihlali: kâh soyutlandığım kâh özelikle deşifre ettiğim ka..
Vahim bir hata yaptığımı bilsem de zamansız ve tınısız bir sesleniş yine andan uzaklaşıp düne yolculuk yaptığım. Gerçekler ve gerekçeleri ya da gerekçeye ihtiyaç duymadan sadece b..
Bir ısırık daha aldı elmasından ve bir tane daha, bir tane… Yetmedi, yün kazağının kolunu ısırdı. Kamaşmıştı dişleri. Pıt, diye düşüverdi yere. Eğildi ve yerden alıp monte etti kırılan dişini. Eh, ..
Belirgin hatlarını saklamaya çalışıyordu aklı sıra. Olacak iş miydi bu daracık taytla. Olmadı giy üzerine bolca bir kazak. Gönüllü gönülsüz yine dolduruşuna gelmişti mahallelinin. ‘..
Bir var oluş felsefesiydi, özümsese de sahip olamadığı yaşantılar. Edimsel kıyametlerdi peyda olan, yüksünen yok oluşlar, kırık aşklar, çetrefilli ihanetler belki de ölümün çığlığı… Garipse..