Ömrü astım yeniden, kollarına sarıldığım aşkın devasa rahmetine sığınıp da gözlerimi diktim mevsime ve üşüyen bulutlara sarıldım ve sundum içimde saklı sevgiyi. Varlık denen ne ol..
Mavi bulut… Taksiratımı affet Rabbim ve sağa dönmeden solumda saklı tuttuklarımı koru. Aşka dair bir seçimse ellerim yapış yapış az evvel bitti pamuk şekerim ve ..
Anlamsızlığa anlam yükleyen beyhude arayışın yörüngesindeki istirhamı ve söz öbekleri cahilce bir c/esaret ile biçimleniyor. Irkı var ya da yok sözcüklerin lakin katıksız rahmeti ile özet geçtiğim ..
Ölümü mimleyen bir yakarışın dış sesiyim: mazlum gölgelerin yaratıcısı ve aymazlığında sitemlerin, bir düş zincirine bir yeni halka daha ekliyorum. Aklımın mavisinde yaslı satırlar var bir o kadar ..
‘’Kendimin celladıyım.’’ (Alıntı) Çalıntı olmamalı hiçbir sözcük yine de mealini alıntı olarak tasavvur ediyoruz belki de bir ömrün çalıntı olduğuna dair de bir kabulleniş hele ki..
Yorgun bir sözcüğün mezarını kazıyor zangoç: Mevsimin ellerinden dökülen kül gibi Nazarında yangının, Bin bir yeis ile çalkalanan dimağın saklı düşleri Körebe oynaya..
Mavi badanalı köşkün, sarı benizli panjurları ve pejmürde takvimin son yaprağına az kala, bir başımıza kalmışlığın da ahvali şiirler ve kabından taşan Aralık. Miskin bir gözyaşı i..
Seni seviyorum ve hep de seveceğim. Sözcüklerin kırağı çaldığı her günü öğünlere ayırmak payıma düşen… elimde değil: seviyorum seni. Fıtratımda gizem saklı bir o kadar yalnızlığın d/okunuşu..
S/oluksuz kaldığımızın mahsulüdür peşinen yanan evren belki de kürediğimiz minvaldedir d/okunaklı hayatların, basireti bağlanmış şiirlere yoldaş olduğu. Cübbesi yorgun bir şiirin ..
Sevgili, diye başlayabileceğim bir mektup değil zira sevgilim olmaya layık bir güneş ışığına henüz rast gelmedim ve sonsuzluğun ufkundan ölüm denen mefhuma yazdığım bir mektup bu. Varlığıma..