Evlilikler, ilişkiler ya da dostluklar; her neresi için okursanız okuyun, ince ince okuyun derim. Gelin insanların nasıl eşleştiğine, denkleştiğine, karşılaştığına, paylaştığına ve bağlarının koptu..
Çokça kez yazılmış ve irdelenmiştir “ego” elbetteki. Ben de birçok yazımda hırsa, egoya ve kendini bilmemeye değinip durmuşumdur. Ancak bu kez, gerçekten korkunç seviyeye ulaşan egonun bilinmezliği..
Hukukun her şeyiyle bağdaştırırım ben hayatı. Ee bir yanım Avukat bir yanın yaşam sözcüsü olunca. Hep denir de “Aşkın Kanunu” var mı ve hayatın hukuku nedir, bir de benden dinleyin. Özgür..
Doğru insan olmak, dürüst olmak değildir sadece. Doğru insan, dürüst olmanın yanında yara almadan yaşayabilme sanatına nail olmuş insandır esasen. Dürüst olmak mayasıdır evet ama, iyiliğine yönelmi..
Beyin fırtınası yapmak istediğim bu yazıyı, beynimde yazıp klavyeyle buluşturmakta zorlandım aslında. Temel sorumu sorarak ve düşünmenizi isteyerek başlamak istiyorum. Sorum şu: Derin..
Hepimiz aşka dair en önce aşkın kendisini diler ve bizi bulmasını isteriz. Peki ne kadar özgürüz ya da özgürlüğü bu aşk duygusunun neresine oturturuz en doğru ve en yanlış haliyle! Özgürlüğ..
Bazen herhangi bir konuda herhangi bir şeyin olmasını sadece isteriz. Peki gerçekliğimiz nedir? Aşkı kalemiyle yaşayan ve yaşatan bu kadın olarak, zihnin istekleri ve gerçekleri de en iyi..
Kendine yarattığın kaygıları, korkuları düşün; ondan daha niceleri var. Yürürken düşmekten korkarsın, belki bu hayatta hangi yolu yürüdüğünü bile bilmiyorken... En masum hayvanlardan kor..
Geçen hafta sosyal medya hesaplarımızdan bir sürpriz planlamıştık. Katılım gösterenlerin yüzdesel çoğunluğunun farklı farklı konularda “harekete geçmek” ile ilgili sorusu ve sorunu vardı. Kimisinde..
Başlığı çok değişik yerlere sürükleyerek bir karma tablo çıkarmaktır niyetim. Niyet de bu ya, koşulları, koşullu olmaları ve alışılmışlıkları hayatın her noktasına temas ettirerek aynaya bakalım ha..