İnsan... İnsan nasıl da unutuyor kendini, kalabalıkların yalnızlığa meyilli taş değirmen girdabında... İnsan nasıl da özlüyor, sessizliğe gömülmüş çocuksu hallerini... ..
Kaç dilde söylenir içinde ki sessizlik? Kaç dilde lal kesilir sözcükler? İnsan ki hacmi kadar yer kaplıyor alemde ve nefessiz yol alıyor canhıraş... Gece ..
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı sessizliğin gölgesinde aralanır kederli gözyaşlarım. Avuçlarımda kor bir umut... Siyahi pençesinde kan gülleri büyütür, yitik düşüncelerimin gri topraklarında rüzgara..
Hayat, su sızdıran testi... ... Kırık dökük hikayeler barındırıyoruz ömrün gelgit sağanaklarında. Üstümüze yağan yağmur kesik birer iz bırakıyor, tuz basılan yaralarımızda.. ..
Hayat bize her zaman bir beden büyük geldi, yinede üşenmedik yaşamaya. Zira bizler yokluğun deminde büyüyen çocuklardık. "Nasıl olsa seneye giyer" derdi annelerimiz.Bizler umudun büyüttüğü çocuklar..
Ve sayfalarınca katlanmış bir çırpınış kopuyor gecenin kanatlarından. Işığın kendi gölgesini bile aydınlatamadığı bir tufan... Karanlığın hükmünde yitirilen soluk bir tebess..
Ve camları yıkayan yağmurun delice halleri ince ince dökülür karanlığımın silik silüetine. Kırlangıçlar misali göç eden ruhumun kayıp izdüşümleri şakaklarımda birer keskin a..
Ve silik bir silüettir yaşamak. Yitik bir can ağrısı... Adı konulmamış ağır bir su damlası misali, toprağa karışınca kıyameti ölüyor sessizliğinin. ..
Okunmamış bir kitabın satır aralarında unutuldu hayata dair gerçekliğim ve isimsiz bir mülteci misali gezindim yokluğun diyarında. Dört nala koştuğum yol, gecenin serseri karanlığın..
Ve yorgun gözlerimin ıssız terkedilmiş şeb-i yeldası, köz... Kırık dökük bir ömrün sessiz şiiri ağarmış çizgileri yüreğimin. Nefessiz kalmış gecenin, toprak kokulu yitik ez..