Gökova... Adı üzerinde: '' Mavi Ova.''.. '' Mavi... Mavi, masmavi'' ... Rüyaları ile, hülyaları ile, gülücükleriyle..Gökyüzünde bir ova oluşmuş sanki. Maviliklere bulanmış... Sonra? Bulut bulut ak..
O dağ köyünde adet böyleymiş. Evleneceksen, yüz koyun parasını denkleştirip, kızın babasına vereceksin! Bu dağ köyünün şairi Talibi, şair olmadan evvel, çobanmış..."Çobanken, yüreğim döşeğin yüzü ..
Deniz fenerleri, oldum olası gizemlidir. Anıldıklarında, tebessüm ettirirler. Onlara,''Gizli'' bir hayranlık duyarız... Beğenimiz; O'nun denize duyduğu ''İlahi'' aşk'tır. Ve bu aşka biz, saygı gösteri..
Teknoloji sardı her tarafımızı. Düşüncelerimizi okuyan bir alet de, çıkar mı ortaya dersiniz? Adama tokat atacağınızda, makine görüntüleyecek. Eeee, ekran ortalardaysa, adam görecek ve tedbir alacak. ..
Yaşadığı kasabanın, ünlü arabacısıydı Ahmet Usta. İki gözü görmediği halde, at arabaları yapıp satardı. Atelyesinde metre, pergel, şu, bu, bulunmazdı ustanın. Metresi de, pergeli de, cetveli de, hesap..
Eskiden de gürültü kirliliği vardı. Ama, kimse pek şikayetçi olmazdı. Bazı belediyeler tedbir olarak gürültüyü desibel ile ölçtü, biçti amma, önünü alamadılar. Bizim millet, yine bildiğini okudu durdu..
Çift direkli Endülüs Armasını taşıyan kadırga,Efes Rıhtımına yanaştığı zaman,'Agora' Meydanının güneş saati, öğleyi gösteriyordu. Liman bir anda karışıverdi: ''Esireler geliyor.!..' ''Endülüs esireler..
Güpegündüz, ara sokakların birinden yükselen bir çığlık, mahalleliyi ayağa kaldırdı. Ne vardı? N'oluyordu? Toz toprak,boğuşanları bir bulut gibi kaplamıştı. Feryatlar, alabildiğine de artmıştı. Etraft..
Filmciliğimizi kalkındırmak, onurlandırmak, neslini zenginleştirmek ve teşvik etmek için ilk çabayı, Antalya başlattı. Portakal,narenciyenin ve Antalya'nın simgesi.'Başına' 'Altın' gelince,'Altın port..
'Alamanya, Alamanya.. Benden kahırlı olamanya!..' Aş uğruna, bunca yollar tepildi. Güzel bir dünya için söylendi bütün iyi dilekler. Gurbet ellerde 'Alamanya, Alamanya' diye diye... Gurbetçilik.. Kına..