Sulu şakalar yapıp, Sudan sebeplerle ayrılıyoruz… Sulu yemek seviyor. Kendimizi suyun akışına bırakıyoruz… Çok ağlayana “sulu göz”… Şımarana “sululuk yapma" diyoruz… Gid..
Küçük atıyorum adımlarımı yol bitsin istemiyorum. Fotoğraf makinemi yanıma almadığım için kızıyorum kendime, gökkuşağını bir karenin içine hapis edemiyorum... Mantar toplayan amcanın naylon ..
Gönlün hicranla dolması için, o meşhur şarkıdaki gibi kimsenin uzakta olması gerekmiyor. Paylaştığımız gökyüzü kimi kavuşturmuş ki sizi kavuştursun? Yalan be! Film icabı! Dümen hep..
Gülen, mutlu çocuk resimleri yer alsın gazetelerde... Deterjan reklâmlarındaki gibi, çamur içinde evlerine döndüklerinde kızmayan anneleri, evden bir boğaz eksilsin diye göndermeyen babaları olsu..
Sokağın sonuna geldiğimde, köşeyi dönmeden önce, kapıdan baktığını bildiğim halde, kısa bir süre durmama rağmen, arkama bakmadım…(!)Rüzgârın sıcak soluğu sadece tülü titretmeye yetiyor bu gece..
Acıklı bir şarkının nakaratı,gece ile gündüz, ayla güneş, gülün sevdası kor olup gönlüne düşmüş, bülbül gibi… Biraz yorgun, biraz dalgın, biraz mahcup… Göz bebeklerine kadar da boş vermiş gibi…