ÖMRÜNÜZÜ VERİRSİN BİR SEVDAYA…Sevda; adını koyamadığımız bir tattır damağımızda. Kavak yelleri eserken başımızda, bizlere çok uzak olan sevdalar belirir başucumuzda görmediğimiz düşünmediğimi..
Tarihi geçmişi çok genç olan bir ülkenin evlatlarıyız hepimiz. Bizim ninelerimiz değil mi çocuğunun üzerindeki battaniyeyi çekerek kurşunların üzerine örten, bizim dedelerimiz değil mi cephelerde düş..
Zaman, ömrümüzden bir yılı daha yedi.Buruk bir hüzün kapladı yüreğimi takvimler bana bir seneyi Milliyet Blog da bitirdiğimi söylüyordu…Gene geçmişti ömrümüzden kocaman bir yıl daha. Duygulan..
Ağlıyorum, ağlıyoruz…Bundan başka ne yapıyoruz?Uzun bir uykuda milletim… Görüyorum, biliyorum diyor ama maalesef ne görüyor nede biliyor sadece uyuyor…Şehit veriyoruz ertesi gün unutuyor..
Yaz boyunca fazla blogla ilgilenemedim ve huzursuzluğunu çok yaşadım… Sürekli ‘aaaa şunu da yazayım’ dedim. Hatta yolculuklarım sırasında bir sürü şiirler yazdım. Neyse ki buluştuk artık…Buluşmamı..
Sıcak bir yaz günü uyku akıyor gözlerimden… Ama sıcak hava gözlerimi kapatmamam izin vermiyor… Bide ertesi gün işin olduğunu düşüp efkârlanıyorum… Uykuya dalmak istedikçe gözlerim daha bir açılıyordu ..
Yaz geldi ve benimde temizlik yapmam gerek… Önce gönül evimin kapısını açıyorum. Of ki ne of… Ben bakmayalı içinde neler birikmiş neler.Önce bir başımı bağlayayım saçlarım toz olmasın, el..
Askerliğimin bitmesine artık günler vardı.Anama kavuşacaktım sıcacık çorbasından içecektimSenin ise babalar gününü kutlayacaktımAlacağım gömleğin rengini bile belirlemiştim.Bide yanına..
Efendim hepimizin az çok ‘aman rezil oldum bir daha insan içine çıkamam ben’ dediği anlar muhakkak olmuştur. Benim mi? Hee evet benimde oldu gelin anlatayım da beraber gülelim saf ama komik ha..
Cumartesi günü Ankara’nın birbirinden güzel birbirinden saygın konukları vardı duyurulur…Geçenlerde Sedadan gelen bir telefon heyecana sokmuştu beni aylardır yazısını okuduğum arkadaşlarımın A..