Radyoda tam çalacak parçayı buldu. “Özledim sohbetini o sesini özledim” Sesi yankılanıyor kulaklarımda. İnatla, tırmalarcasına. Ellerimi kulaklarıma bastırıyorum. Duymak ..
“Başladığın yere geri dönmek korkusu mu bu Sevdiklerin gittikçe birer birer” Orhan Erol UNUR Sus artık deniz, sus. Konuşma. Dalga dalga coşma. Kabarma mavi mavi. Uçsuz bucaksız oluş..
Güneş herkes için aynı mı doğuyor her sabah? Kuşlar hepimiz için aynı ahenkte mi şakıyor? Gökyüzü mavi, bulutlar beyaz mı? Değil. Bulutların gölgesi düşüyor kimi gün hiç tanımadığımız kişiler..
Zebella gibi karşımda dikilip durma hayat. İzin ver yağsın yağmurlar, yavaş yavaş dağılsın yeryüzüne peri tozu. Gönül bahçemdeki tarhta alsın bundan nasibini. Ayrık otlarını, kaktüsleri, dikenleri ..
İşte yine bir araya geldiler.Kızdırdılar göğü. Bu sesler. Tanrım! Kulak tırmalayıcı. İçeri girsem sıkı sıkı kapatsam perdeleri. Görmesem maviliğin gitgide karardığını, kurşuni bir hal aldığını. ..
Yüreğine yerleşen sitemleri koydu sazlardan yapılmış sepetinin içine yolcu. Durdu baktı dakikalarca Körfez’e bir film izliyormuşçasına.“Hadi bakalım Mehmetcan. Gitme vakti.” diye fısıldadı kel..
Yine düşler âleminde dolaşıyor olmalı bizim Tufan. Engel olunamaz bir hayalperest bu oğlan. Nerede görülmüş hayaller içinde yaşamak. Yazacakmış, oynayacakmış, farklı mekânlarda, başka başka karakte..
Ölmek bir hünermiş meğer Oturmak Tuba Ağacının altında Cennet bir kız ismi değil burada Çağıldayan sular, göz kamaştıran ziya Bilseydim daha önce gelmez miydim? Yaşamak p..
Meyvelerin yasaklı olanıdır elma. Adem ile Havva’nın cennetten kovulmasına neden olmuştur çünkü. Gökten üç elma düşer başınıza her masalın sonunda. İçinizdeki düşünceler an olur kemirir elm..
Med cezir külleri yağan yeşil çuhaya. Nasıl yağmasın ki? Başımı almış ellerimin arasına düşünmekteyim ama neyi, niye. Ben çağırmadım mı yaşanacakları? Engel olabilirdim ama olmadım. Bile bile ladest..