Artik biliyorum yaptigin gravur baskilardan birine nicin avcilar adini verdigini.. Fakat digerine neden bir ad vermedigini anlamamistim yillarca... Ama simdi bakiyorum.. Bu gecenin bir yarisi.. Bakiyo..
Yıl 1991.. Sirkeci'de ufak bir yerde çalışıyorum.. İşyerinin üst katı. Yüksekliği 1.90 metre. Akşam saat altı küsür. Küçük bir kasetçalarda, nişantasında zihninin tezgahından alınmış bir albüm... Dış..
Şimdi düşünün; 'Ben tüm evrendeki en yalnız kişiyim.. Çünkü benden sadece bir tane var. 'Şimdi yüksek sesle bağırın en yakınınızda kim varsa; 'Sen tüm evrendeki en yalnız kişisin....
Birinin elini uzatmasını beklemenizle aynı şey değil kesinlikle sizin birine elinizi uzatmanız... Sizin oturup beklemenizle birinin sizi bekliyor olabilmesi de öyle. Kelimelerle oynanan binlerce haz d..
İçimden bir tren geçebilir şu an... Ya da bir kapı tokmağı göğsümde. Çevir ve gir içeri. Ürkme sakın gördüklerinden ya da fısıldadıklarımdan. Gezin fütursuzca. Ama sakın konuşma sesli harflerle. Çayır..
Aşk ve kan ne kadar birbirine yakın aslında. İkisinin de rengi kırmızı mesela. İkisi de birbirine muhtaç. Biri kanatmak, diğeri kanamak için. Birinden biri olmadan yaşayamıyoruz. Aşkız, kanız. Geri k..
“-Salyangozlarda düş görür... -Böceklerde öyle...” Hayatınız boyunca köşe bucak kaçtığınız şeyin aslında kendiniz olduğunu keşfettiğinizde ne yaparsınız? Nasıl devam edersiniz kaçmaya... Ya da..
Günler... Sıkıştırılmış tuğlalar gibiler... Katı ve söz dinlemez ve dilsizler... Tıpkı bizim gibiler. Yıllar; günlerle ördüğümüz duvarlar... Kendimizi güvende hissetmek için o kadar yüksek ör..