Yorgunluktan sürüdüğü ayakları geri gidiyordu. Boş evine adım atmak üzereydi. Bir an düşündü o kapıdan girip girmemek için. Yapacak bir şeyi gidecek kimsesi yoktu. Topu topu 3 arkadaşı vardı. Onlar..
Ne kadar kırılmış kadın. Kelimeler yetersiz anlatmaya. Dilin mecali yok. El titrek, kelmeler kırık dökük. O kadar kırılmış ki en az saç tellerinin kırıkları kadar yüreğindeki kırgınlıklar. ..
Nasıl başlasam, neresinden tutsam bu hikayenin. Hikaye demek de hakaret mi olur dersin ? Hikaye olarak görmek hafifletir belki de acıyı. Hafifletir kanayan yarayı. Haydi şöyle bir tutayım ucundan. ..
En çok ne yaralar bir insanı biliyor musun? Sevdiklerinin söyledikleri yalanlara inanmak. İnandığın için kızarsın kendine ve nefret büyütürsün hem kendine hem etrafındakilere. Ve güvensiz, umutsuz..
Sabah erken saatlerde başlardı kadının mücadelesi. Hayat'a ayak uydurmalı, çalışıp kendi başına hayatını kazanmayı bilmeliydi. Her şeye rağmen yaşamasını seviyordu. Ruhu çocuktu çoğu zaman.. Ya da..
Nereye baksak, kim ile konuşsak, kimi dinlesek hep aynı. Dertli, mutsuz, huzursuz... Ben - Sen - O. Bir adım ileri iki adım geri. Mehter takımı gibi hayat. Hım, gerçekten öyle mi. Gerçekten bu kada..
Gecenin bir yarısı ürpererek uyandı kadın. Açtı yorgun düşmüş gözlerini, dudakları kurumustu susuzluktan. Doğruldu yatağından, kalktı usulca. Sanki uyandırmak istemezmiş gibi birilerini. Birkaç adı..
Senle konuşmak, kitap okumak gibiydi. Saatlerce usanmaksızın heyecan ve merak ile sayfa sayfa okuduğum.. Senle olmak nere gideceğini bilmeden kendimi yollara vurmak gibiydi. Ne gideceğim ye..
Bir örnek ile başlamak istiyorum yazıma. Sonrasında siz ne anlatmak istediğimi anlayacaksınız ve belki de örnekten sonra yazacaklarım gereksiz gelecek. Öğrencilik yıllarımızı düşünelim. Oku..
Bu yazacaklarım kimbilir belki de birçok kadının yaşadıkları ile benzerlik gösterecektir. Belki de birçoğunun yapmak istediği ve korkuları yüzünden yapamadığı, kafese hapsolduğu olaydır. 39 yaşında..