Selami kadehini masadakilerin şerefine kaldırdı ve dedi ki; "İnsanlar bu dünyaya dost gelirler ama sonradan hayat onları birbirine düşman eder. Bu hayat döktürür gözümüzün yaşını. Bunu bile..
Sağlıkları ve bedenleri aynı olan üç adamın sırtlarına üç farklı miktarda yük vermişler; birine on, birine yirmi, birine de otuz kilo. Sonra da "yürüyün" demişler, "bilmem nereye" kadar. On..
Onlar çocukluktan beri iki samimi arkadaştılar. Tartışmaları ise hep entellektüel düzeyde olmuştu. Kahve ve sigara... Herşeyi daha bir gerçek yapardı. Hayatını ve istikbalini çoktan kaybetm..
Kar yağdı, yollar kapandı. Televizyondaki spiker dedi ki; "Belediye ekiplerinin yollardaki karı küreme çalışmaları kesintisiz devam ediyor". Eskiden olsayadı ki çok eskiden, "belediyenin ka..
Yine bir akşam işyerinde adamlar yemeklerini yemiş, masayı topluyorlardı. Tam o sırada, her akşam yaptığı gibi malum kedi kapıya sürterek ve miyavlayarak içeri girdi. Her zaman birşeyleri..
İstanbul otobanlarında içinde bulunduğum otobüsle beraber yol alırken, gömleğimin şefkatli rahatlığını duyuyorum. İstanbul yollarındayım ben, gözlerim biraz aralık… Üstümde hafif bir gömlek ..
Ben küçükken, mini miniyken yani tahminimce yaklaşık beş altı yaşlarındayken, televizyonun da içinde bulunduğu evimizin salonundaki vitrinin tepesine çıkmayı çok istediğimi hatırlarım. Oraya ulaşmay..
Bana kendini muayene ettirmeye çalışıyordu. Terslik, bir belediye otobüsündeydik. İçerisi zaten cendere gibi. "Sırası mı be adam?" diyeceğim ama sırasıymış. "Ya dur bak burda olmaz!" diyorum. Kendi e..
Bazen televizyona, gazeteye bakıyorum. Uzaktan bakıyorum, yemek yerken gözümün kenarıyla, iş yaparken gözlüğümün üstünden. Birkaç saniye kesintisiz bakıyorum. Öylesine bakıyorum ve dinliyorum isten..