Parantez boşluğunu istediğimiz gibi doldurmaya kalksak… Mesela ben nasıl köşe yazarı olunur diye sorsam...!Basmakalıp sözleri şöyle bir güzel süpürüp; “bir köşe kaptın mı şekerim o köşenin içi..
“Acı var mı acı” geyiğinin ardından türeyen benzeri abuk sorulara o kadar alıştık ki! Bu yüzden de nerede elleri kelepçeli biri, uzatılan bir mikrofon ve ardından patlatılan muhteşem (!) sorunun c..
( Dış ses) Bir bilmecem var çocuklar…(Gene dıştadır sesler, lakin çoğunluktadır) Haydi sor, sor…( Dış ses sakin) Dillere düşmüş eski bir kelimedir.( Kafası karışık çoğunluk, şaşırır) Acaba..
Sabahın erken saatleriydi. Elinde sefer tası, ayağında tokyası, aklında yarım kalmış işleri, ulaşılması en güç hayalleri, tam olarak hatırlamadığı ama onu ürküten düşüyle; işine gitmek için yola koyul..
Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü / ve bunun sebebini senden bildikleri zaman/ sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen…Rudyard Kipling “Eğer” şiirine bu dizelerle başlar. <..
Tam da Haziran’a yakışan bir Pazar sabahı. Güneş bütün renkleri kucaklamış, dışarıda hayat var dercesine göz kırpıyor. Ev duvarlarının büründüğü renkten kurtul diye fısıldıyor kulağına. Kendi reng..
Meğer hayat pamuk şekere benzermiş!… Yüzlerce kez gördüğümüz ve her görüşte içimizi ısıtan Pamuk Şekere…Hemen herkesin çocukluk anılarında yer alan; bebek, uçurtma, misket, salıncak gibi objelerin..
Kuşaklar öncesi, kuşak çatışması, kuşak farkı…Ne çok duyduk bu sözleri. Her yeni duyuşta da, kafamızı ileriye-geriye sallayıp onayladık. En basitinden en halledilmezine kadar, sorunların temelinde..
Renkli afişlerin cazibesinin peşine takılıp, kuyruktaki yerimizi alıyoruz. İzleyeceğimiz filmin adı “ Kent ve Yaşam.”Afişte resmedilen renk cümbüşü gökkuşağını andırıyor. Renklerin arasında mutlul..