Onbirinci Bölüm / HO CHI MINH CITY (SAIGON) – CHU CHI Havaalanı kelimenin tam anlamıyla ana baba günüydü, Tet dolayısıyla insanlar ya kendileri seyahat ediyor, ya da gelenleri karşılıyorlar..
Sevgili büyükanneler, büyükbabalar, bu bir imdat çağrısıdır. Lütfen çocuklarınıza yardım edin. Biz birbirimize yekten “Sen bu işi beceremiyorsun kardeş...” diyemiyoruz, bari siz büy..
Herşey çok ani oldu. Günbatımının ardından, ufuktaki kızıllık henüz yerini alacakaranlığa bırakmadan, denizden esen serin rüzgarla ürperdiler. Birer ikişer yok oldu insanlar. Otomob..
Başlangıçta ot yoktu, ocak yoktu, tencere, tabak yoktu, mecburen günde üç öğün dışarıda yedik çeşnicibaşımla. Şehre yeni gelmiştik, acemiydik. Kendimiz gibi acemilerle takıldık hep. Her akşam, “Kaz..
Çocukken en sevdiğim, döne döne okuduğum romanlardan biriydi Güliver’in Seyahatleri. Yazarı Jonathan Swift. Açık mavi, böyle defter kaplar gibi kitabın üstüne geçen, kuşe kâğıttan bir kapağı vardı...
Fark etmeden birilerinin ahını almış olmalıyım. O birileri de “Konduğun yerde kalamayasın, kıçın yer görmeye, evin barkın, yerin yurdun olmaya” diye ilenmiş herhalde. Taşınmak rezil bir iş...
Şalomun aleyküm, evsiz barksız dolaşmak bütün zamanımızı aldığından kelli, bir aydır ilk kez geçen Cuma akşamı denize girdik. Biz çiş sıcaklığındaki suda çimerken, kıyıdaki hemşehrilerimiz ..
Şalom sevgili günlük, bu satırları yazarken mütemadiyen su içiyorum. Orta Doğu'nun ortasında hava acaip sıcak. Geleli çok olmadı ama güneş altında sokak sokak dolaşmaktan kurutulmuş patlıca..
Onuncu Bölüm / RACH GIA – PHU QUOC Şehirden çıkmadan, bir büfede mola verdik, şoförümüz ve bazı yolcular hemen birşeyler ısmarladılar. Bizim karnımız da aç olduğundan, birer sandviç aldık. ..
“Toplu taşıma” denilince aklına, af buyurun, “fortlu taşıma” gelen bir neslin çocuğuyum. Hangi sıklıkta gelip gittiği asla belli olmayan döküntü otobüslerde, her köşede durup trafiğin canına okuyan..