Dokunduğun an dağılıverecek bir kumaş parçası gibi ömrüm. Vitrinlerdeki hiçbir elbiseye rengim uymadı. Yama gibi eğreti tek başınalığım. Üzerimde yılların tozu ve ağırlığı... Bir prova manken..
Ah İzmir...nedendir, kimdendir, neredendir sana olan bu sevgim, ilgim inan bilmiyorum. Çevremde pekçok insanın içine sığdıramadığı İstanbul bana büyük geldi de o küçük sıcak kollarına sığınma isteği m..
Zamanın en acımasız yerinden yakalandım yine hayata. İpince bir çizgideydi herşey. Ve ben kalınlaştırmaya çalışıyordum bu çizgiyi ucu çoktan bitmiş bir kalemle. Zamanın en ince yerinden yakalandım yin..
Gözün görmediği mekanlardayım. Sözün terk edildiği susmalarda. Zamansız. Gözden ve sözden uzak, hayatın üzerinde bir ip cambazıyım şimdi. Yürüme gayretindeyim. Düşeceğim yer açık seçik. Zamanın d..
“Bitmedi bu ilişki, kesildi diyor. Bıçak gibi. Bitse bu kadar akmaz bu kan. Can bu kadar yanmaz. Tek bir sözün söylenmemesi saplanıp kaldı yüreğime şimdi. Sustukça çevriliyor bıçağın ucu. Sustukça dah..
Ağzından çıkanı kulakların duyuyor mu diye soruyorsun bana. Gözlerinde anlayamadığım bir şaşkınlık. Ellerinde ekilmeye geç kalmış endişe tohumları... Evet duyuyorum. Görüyorum da üstelik. Senin a..
Çalışmamam gereken bir cumartesi sabahı çalışıyor olmanın memnuniyetsizliği üzerimde. Hava gergin, yol gergin, ben gerginim. Tuhaf bir şekilde sen de beni geriyorsun. Genizden çalınan bir ıslık gi..
Sen ellerinle dokunuyorsun hayata. Ellerinde kelimelerin karası, kelimelerin ağrısı sızısı, onarılmaz yarası... Senin ellerin kelimelerle dolu. Kırık dökük, eskimiş, örselenmiş bir sürü kelim..
Gördüğünü düşünüyorum ve gülümsüyorum. Düşünmesemde gülümsüyorum ya ben zaten. Sana, kendime, halime, gözüm açık geçirdiğim her günüme, kapıya, duvara, ağaca, gökyüzüne, yaşama, acıya ve sevince...Ağl..
Sen... Yüzme bilmediğini söylüyorsun. Sığ suları tercih edişin hep bu yüzden. Sığ sulara çivileme atlayışın. Ayakların yere bas(a)mıyor diye mi şimdi tüm bu telaşın. Gülümsüyorum. Aşk bo..