Bugün biraz erken açtım dükkanı sanırım. Ortada pek kimse yok. Bu saatleri en iyi ben bilirim. Sokak birazdan hareketlenir. Kepenkleri açtıktan sonra ilk yaptığım iş, çayın altını açmak. Yan tarafımd..
Balkonun ahşap korkuluklarına tutunuyorum. Bütün köy ayaklarımın altında gibi. Karşımda koca bi dağ ve eteklerine sürtüne sürtüne geçen bir ırmak… Bu ırmak Melet Irmağı. Haritada ismi geçmez sanıyordu..
“Sen git, biz ameliyat sırası için sana gün vereceğiz” dediler. … Sırtımdaki kapanmayan küçük bir yara için üç ay gittim geldim hastaneye… “Tansiyonun yüksek. Şu ilacı kullan bi-kaç haf..
Bazı olayları değerlendirirken, kendi eteğimizdeki taşları sakladığımızı unutuyoruz. Kendimizce haklı olduğumuz konularda hurra-hücum saldırıyoruz. Başkasının haklı olabilme ihtimalini ..
Çocukluğumu gün geçtikce daha fazla özlediğimden midir nedir, eski yerleşim, eski istanbul sokakları, alıp götürüyor çocukluğuma... Aynaya baktığımda yabancı geliyorum, kendim kendime...Kaşlar..
Dün akşamki tiyatro, aman diyim ! … İki güzel oyuncunun bize bahşettiği 2-3 saatlik bir neşe. Tam tarifi bu olsa gerek. … Oyun başladığında yüzümüze bir neşe hakim oldu ve oyun ..
Kendimi biliyordum da, “bu kadarımı da” bilmiyordum doğrusu. Meğer biz Türkler ne kadar bi komedinin içindeymişiz de haberimiz yokmuş. Çok değişik bir pencere açtı bize Barbaros Uzu..
Son dönemlerde çok dikkat etmedim evinde var mı yok mu ama, çocukluğumda eksik olmazdı evden. Misafirliklerin olduğu ve misafirlerin oturur oturmaz ellerine, evin küçük kızı tarafından kolonya dökü..
Gülmeyin … Bu don lastiği bildiğiniz gibi değil. Işıktan hızlı, Yıldırımdan feci, Yıldızdan parlak, Yağdan kaygan, Buzdan soğuk, Güneşten sıc..
Bu sabah otobüs yine tıklım tıklım geldi durağa. İğne atacak yer yok. Ama şöför ağabey bütün kapıları açtı ve iğne atılamayacak o otobüse üç-beş kişi, asıla-masıla bindik. B..