Şimdi gidiyorumArdımda küçük bir şehirBüyük bir anıGözlerin İstanbul kadar güzelVe yüreğim kadar ağlamaklıŞimdi gidiyorumHoşçakal... ..
Rüzgâr okuduğu kitabın sayfalarında satır aralarına düşüyordu. Güneş de gün seyahatini tamamlamış, elveda gayretiyle çekiliyordu semadan. Marmara’nın savurduğu serinlik saçları arasında dolanarak tük..
kıskanır gecedokunduğun her teni, kusar ayrılığı karanlık.ayakuçlarına biriktirdiğin gitmelerdolanır ayaklarına, kıskacındadır artık hayatzamanın…kemirir yarınlarını, bügü..
kimliksiz suratlar edindimşeytanı oldum bütün aşklarınbir melek yarattım kendi kanımdanşeytanı baştan çıkardı meleğimdokundu senin tenineve zehirledi düşleriniazraili ilikledim..
Çoğul yalnızlıklar biriktirdimKüskün şehirlerdePabuçlarımda geçmişin tozuEskitmedim ellerimiGözlerim hâlâ dokunduğun gibiKalabalıklar doğurdu güneşZil takıp oynayacak şimdi..
Mutsuzluğa nişanlı artık mısralarım, Marifetsiz mürekkebim ve kalemim.Her dokunuşta kâğıda, Yitiriyor onlarca düşlerini, Yıkılıyor duvarları kutsallarının.Âdem’den kalma kadınlar k..
Düştün, Kurtardığın günlerin ellerine.Baktığın aynanda bir yüz yok, Kendini bıraktığın yerdesin, Pabuçlarında geleceğin tozu, Ellerinde pamuk şeker, Ve çikolata kaplı düşlerin…..
İstanbul, hüznünü bulutlara yüklemiş, Bulutlar şehrin ışıklarını taşıyor, Başka şehirlere…Kim bilir hangi şehre bırakacak, Taşıdığı yalnızlıkları.Ve ardından ıslak bakışlar kalaca..
Sırnaşık bir seyre koyuldumEllerimde dünden kalma bir tereddütEsmer tenli kadınlarım yas tuttuBüyüdüm işteKüçülen silüetinde dünyanınİçimde kıytırık bir hevesSeslendimHaydi..
korkuyorumdüşlerim de geceden kalma bir sarhoşlukköşe başlarında unuttum seniuykusuna daldım köhne yıllarınnerede kaldı zamansızlığa yolculukbir sonu olsa gerekseni terk ettiği..