Bir lokma ekmeğimiz halihazırda varken, yeni parçayı koparttığımızda başlar: " Aha aç biri geliyor " endişesi / heyecanı...Ya da gözlerimiz daldığında, ağırlık çöktüğünde... Bizimkiler espri olsun ..
Aslında şöyle bir totalde bakıldığında,- halime çok şükür tabi ama- ben de az marazlı değilim hani. Aksi gibi doktora gitme, efenim sağlıklı yaşam, yemeye içmeye dikkat etme gibi kötü (!) huylarım ..
Bu yazıyı, 1-2 hafta önce kişisel bloguma yazmıştım. Ama burada da olmasının bana güç vereceğine, iyi geleceğine inandım, düzenleyip ekledim...Sonuçta babasını anmadan Didem kişisinin de pek bir an..
Eveet Milliyet Blog. İçimden geldi, böyle bi köşe açmaya karar verdim bünyende... Burada, kendime notlar tutacağım... Ama öyle aforizmalar, ağır hayat felsefeleri felan değil korkmasın kimse... Ban..
Evet sevgili blogçuğum... 2 yıla yaklaşan " blog yazmaya çalışma " sürecinde, dönem dönem farklı şeyler yazmayı denedim. Ne bileyim, geyik geyik film eleştirdim, albüm tanıttım, yok biyografi yazdı..
Evet efendiiim... Bundan önceki yazılarımda buraya başvurma ve kabul sürecindeki hislerimi, neden buraya dadandığımı dilim döndüğünce anlatmıştım. Bugün de, MB'deki ilk haftamın ardından zi..
Her ne kadar kendi kişisel blogum olsa da, insan farklı mecralarda da sesini duyurabilmek, farklı fikirler almak ve klişe-hatta bayık- tabirle "kendini geliştirmek" istiyor. E Milliyet Blog da çok ..
Öyle düğün heyecanından felan değil... Eni konu, ota şeye anlamsız yere kapris/şımarıklık yapan, zavallı damat kişisine "iiiyyyk" diye cıylayarak ağlayan gelin adayları okusun bu yazıyı, okusun da ..
Hayatta hiçbir şeyden çekmedim, Beşiktaş'lı olmaktan çektiğim kadar... Kanserojen futbolu bir kenara koy şimdi şöyle bırak; sosyal hayatımda bu takım yüzünden resmen şamar oğlanına döndüm blogçuğum..
Bir 1 Şubat sabahı hava en fecisinden soğuk.. Olması gerekenden erken kalkmışım yine, vakit öldürmek için facebook'tu ( aman lütfen feeeeys demeyin şuna şekerim düşüyor ) twitter'dı, çeşitli mecral..