Desmond Morris'in bir kitabı vardı. Hala var kütüphanemde. Adı "Sevmek dokunmaktır." Yıllar önce okumuştum. Yıllar geçti anladım. Sevmek dokunmak değilmiş. Dokunmadan sevmek mümkünmüş. Aslı..
Hayat çok basit işte… Yaptıklarımız, yapmak istediklerimiz, onardıklarımız, bozduklarımız… Hepsi basit, minicik, ama çözemedikçe kocaman geliyor bize… Hiçbir şey bedel olamıyor özlemini çektiğimiz ..
Hayallerime sığınıyorum. Birlikte olacağımız zamanları masal gibi anlatıyorum kendime, sonra inanıyorum. Mesafe bazen soluksuz bırakıyor, küfürler yağdırıyorum. Bir gün karşımda d..
Bu kelimeden başka bir şey kalmamıştır artık İç burkar… Kurtarılacak bir şey yoktur... Her şey yanmış kül olmuştur... Bir çok anlam barındırır da anlatamazsınız ..
Hayat dediğimiz bizim kişiliğimiz, tecrübelerimiz, ve yaşadıklarımız sadece. Ya yaşamadıklarımız.? Yaşayamadıklarımız.? Onları nereye koyacağız? Hiç bir yere. Yaşayamadıklarımızı bilmiyoruz..
Susuyorum, sustuğumu zannediyorlar. Bitmek bilmez konuşmalar geçiyor içimden. Ceza sanıyorlar… Ceza değil, konuşmak paylaşmak istemiyorum. Konuşmayınca kabul ettiğim..
Yerime mıhlanıp kalmıştım. Kalbim fırlayacak mıydı yerinden, yoksa duracak mıydı bilmiyorum. Kendi kendime kilitlenmiş gibiydim… Benzersiz bir mutluluktan derin bir mutsuzluğa savuran ölçüsüz, acım..
Küçük kız yapayalnız günler geçirdi. Bir gün kulübenin kapısı açıldı. Birileri geldi. Evlenmesi gerektiğini, birinin onu istediğinden falan bahsetti. Küçük kız hiçbir şey sormadan kabul etti. ..
Boğazımda hala rakı tadı. Kafam vücudumu sallıyor sanki. Yoksa sadece kafam mı sallanıyor bilmiyorum ki. Çek yatta uyuyup kalmışım. Sehpada fıstık kabukları ve erik çekirdekleri. Neden böyl..
Masalıma kahraman olmamın zamanı gelmişti. Bir sonbahar akşamı uyuyan prensesimi gördüm odada. Batık bir gemi gibiydi. Gizemliydi. Uykusuyla bütünleşmişti. Masallardaki uy..