parmaklarımın ucunda, dilimin kökünde birikiyor zaman. çukurunda çürüyen su... bahçeye örülü kapı ey ahmak gürültü ben hala ısınırım iki parmağının arasın..
Bir sabah erkenden sıkı sıkı soyunup uyudum. Kıştı çünkü ve kar beni çağırıyordu. Parmak uçlarıma basarak. uyanıklara görünmeden dışarıya girdim. Yola revan olduk. Kar ve ben.. Buzlu gülleri geçtik..
baktığında, girdim. gözlerinin mağarasında resim çizdim kayalara gördüm. dönüp baktım. ilk ateşti dönüp dönüp baktım. şaştım. ..
delisin sen. ve belki tamda bu nedenle içinde uyanmak; yalnız. sevinçli bir iç denize kış masalı anlatan kar uykusu ..
patika yolda kedi, susuz ay üzerinde. elimde; ölü bir şair nefesi. kitap kahve ve konyak kokuyor gece serpiyorum ..
gözlerimin kursağında kalır çocuk bir yel estiğinde dağılıveren gelinciğin kırmızısı ..
YOKLUĞUMDA EN ÇOK BEN DEĞİŞMİŞİM Uyuyorum şimdi. Uyanırım belki bir ara asılırım küreklere. Uyanırım Ve ölmeye de bir ara vaktim olur. Toplayıp derin yarıklara yuvar..
Sessizce. İçimden. Öylesine. Sıradan. Göz ucuyla ... okuduğum tabelaları, sesinden okumuşum. Yanında. Şimdi. Sen yoksun...
gözlerin; suyu uyandırmadan, parmaklarının ucuna basarak yürüyen gökyüzü. suyu uyandırmadan, parmaklarının ucuna basarak yürüyen gözlerin. u..
şimdi, ağırlığımı, ağrılarımı artırıyor düş ektiğim bahardan artakalan. yağmur sonrası cama kırılan kadının bıraktığı buğuyla daldığım serin uykular, uykularında kaybo..
Milliyet Blog