parmaklarımın ucunda, dilimin kökünde birikiyor zaman. çukurunda çürüyen su... bahçeye örülü kapı ey ahmak gürültü ben hala ısınırım iki parmağının arasın..
Bir sabah erkenden sıkı sıkı soyunup uyudum. Kıştı çünkü ve kar beni çağırıyordu. Parmak uçlarıma basarak. uyanıklara görünmeden dışarıya girdim. Yola revan olduk. Kar ve ben.. Buzlu gülleri geçtik..
baktığında, girdim. gözlerinin mağarasında resim çizdim kayalara gördüm. dönüp baktım. ilk ateşti dönüp dönüp baktım. şaştım. ..
Bu ağrı boşluğun değil, biliyorum. Boşluğu dolduran yokluğundur. Yokluğun boşluk değil, yokluğundur. Yokluğun; yok...
Yokuşuna eksilen su Bil. Gövdeni bıraktığın yüzeydir ağrı. Üzerine kapatılan ses Aç da Bak ! Susabilseydin eğer; sesinden tutuşanı ko..
delisin sen. ve belki tamda bu nedenle içinde uyanmak; yalnız. sevinçli bir iç denize kış masalı anlatan kar uykusu ..
Düşümden bir isteğin var mı? alın terimle büyüttüğüm rüzgar. mesela göğe düşen deniz; tutanaklarında ağır ağır üşüyen çöl. dilinden göl damlayan tutk..
Geçtik zeytinlikleri, nar ağaçlarını boynuma dolanan çam kokusunu da. Bu yaz bu yol bitti. Bu yol, bu yaz; atlastan yırttğı urganla
Sessizce. İçimden. Öylesine. Sıradan. Göz ucuyla ... okuduğum tabelaları, sesinden okumuşum. Yanında. Şimdi. Sen yoksun...
Eğilince, seni düşürüyorum kafamı yıkarken göle. Çıkarıp yüzünü, dönüp uzaklaşıyorum bahçeye.. Eğilip. derin derin solurken, göl daml..