... Ormanın içindeki ahşap kulübeden sızan ince bir ışık süzmesi sanırım gözün görebildiği en uzak noktadan bile farkedebilirdi.... Genelde geceleri elektriklerin kesik olduğu bu yerleşim alan..
Toprak sıvalı duvarda, kel başının terledikçe bıraktığı kirlilik vardı. Bembeyaz duvarda ki bu leke, O'nun başının gölgesi gibi sabit durudu her zaman. Ne sağa kayardı bir santim, ne sola, ne aşağ..
Bizim ufaklık 1. sınıfa gidiyor. Sene başında okula gitmemek için epey bir problem çıkarttıysada sonra mecburen gitmesi gerektiğini anladı. Anladı anlamasına lakin bu seferde başımıza el yazısı çıktı...
Bazı akşamlar gelirdin, Karanlığın içinden duyduğum ayak seslerin, Gözlerimin baktığı, Baktıkça görecekmiş sandığım!Uzansam, tutuverecektim!Gece kelebeğim.Bazen olur gelme..
Hiç unutmam... Papatyaların yeni tazelendiği, Bademlerin pembe pembe açtığı bir Nisan ayıydı. Çocuktum, Düşmenin dahi beni gülümsettiği. Yanımda ki babamdı, Ellerinde ..
Şiiişşşttt!... Eylül fısıltıları... Eylül fısıltıları var şehrimde. Rüzgarın yazdan bulaşık, yaz kokulu elleri eylüle salınıyor... Ve Eylül kokuyor şehrim. Eylülde gel deyip deyip ağl..
Üzgündüm!... Aklımdan şiirler yazıyordum, aklımın bir köşesine. Kimsenin okumadığı, dile gelmeyen şiirler. Bir şiirler vardı yüreğimde, bir sen!.. Üzgün değildim seni severken...
Sözlerim var söylenecek...Çok zamandır içimde. Ah!... bir bilsen!Ben konuşsam, sen dinlesen.Bakmaya doyamadığım gözlerimi bir görsen...Ben konuşsam sen dinlesen!Bir ömrüm ..
El yordamıyla ahşap sedirin altına geceden sokuşturduğu çorapları buldu ve ayağına giydi Habibe Nine. Ayağa kalkacak gibi bir kere yeklendiyse de kendinde o takati bulamadı. Kolunu attığı hasır yastık..
Açılır, ahşap kakmalı çeyiz sandığı yayılır geçmişin boz bulanık mazisi Yıllanmış naftalin kokusu zamanın tanığı, Kimi düşlerin, gerçeğe dönenlerin ... Delillerini gizleyen, i..