Onur Dershane Müdürünün kapısının önünde bir süre bekledi ve üstüne başına çeki düzen verdikten sonra kapıyı usulca tıklattı. İçeriden "gel" diyen sesle kapıyı açarak selam verdi ve adım atmadan önce;..
Hayatımın kimbilir kaçıncı yazını uğurluyorum. Güneş; “Oynamıyorum artık, ver misketlerimi” dercesine sıcağını çekti üzerimden. Soğuk havaların suni sıcaklarını çekeceğim bedenime. Kat kat örtün..
Mutluluğun yolu yokuş olurmuş. Yakalamaya çalışan epeyce yorulurmuş. Arada bir uçan da olurmuş gerçi bugüne kadar havada uçan bir kişiye rastlamadık ama... Onun da kanatları tek tek yolunurmuş. ..
Gömüldü, benliğinin sonsuz derinliklerinde, Sevinci kayıp gitti, hüznü var sadece ellerinde, Haykıramadı insanlığa, ne yapıp ne etse de, İnfazı verilmiş bir kere, ne kadar dövü..
Dünyaya geliş öyküsü herkesin farklı farklıdır. Ama en normal olanı annesinin kucağında, onun sütünü iştahla emip, gözlerinin derinlerine bakarak uykuya dalmaktır. Annesinin güzel ninnilerini işitme..
Neşe; Onur’a “Babam değil senin yüzünü, adını bile duymak istemiyor” diyemeyeceği için “Hayatım benim yalnız gitmem gereken bir yer var” diyerek ufak bir yalan uydurmuştu. Birbirlerine sınav için tek..
Güneş, odanın içindeki hâkimiyetini floresan lambaların beyaz ışığına bırakarak çekip gitmişti. Zehra, önündeki yazıyı okumakta gittikçe zorlanıyordu. Masası da kafasının içi kadar karman çormand..
Sevgime "tomurcuk aşk" kattım. Saygıyı da içine bir güzel harmanladım. Demledim bir ömür içmek için... Çökmüş artık dibine, kıvamında aşkımız. İnce belli bardak oldu bizim yuvamız. Şekerleri is..
Bir nokta ki evrende insan, Geçmişi gel diye kabul etmez, Gelecek zamanı var daha, Şimdi ise daha çok erken der. Göz açıp kapayıncaya kadar baktım ki; Çocukluğum oyuncaklar..
Sabah yorganla ve çarşafla olan tensel yakınlığını bir çırpıda üstünden atarak doğruldu yatağından Caner... Avuç ayaları ile göz çukurlarına gelişigüzel baskı yaptıktan sonra güçlükle ayağa kalkabildi..