Bugün hiçbir şeyi kafama takmamaya karar verdim. Şehri dolaştım, yavaş adımlarla. Öylesine kararlıyım ki kafama takmamaya, korna çalıp sert bir frenle duran bir taksinin neredeyse altında kalacakt..
Yangından kaç gün sonraydı? Beş mi? Yok, üç. Belki de altı. Neyse... Başıma bir olay geldi. “Yaşadığım o olay şanslı olduğumun mu yoksa tam aksinin mi kanıtıydı? “ Diye uzun uzun düşündüm. ..
Yatağına dönünce tekrar sıkıcı düşünceler zihnine doluştu: Sen beş para etmez, anlamsız, önemsiz, acı çeken, hasta ve yoksul biçare bir varlık mısın? Bu karanlık, kasvetli, içini daraltan..
Oradan ayrıldıktan sonra ne yapacaktım? Bu konuda herhangi bir planım yoktu. Yürürken bir karara vardım: İşte, artık evsiz yurtsuz tam bir serseriydim; öyleyse orada burada sürterek hayatıma devam ..
Yalnızım, kimsesizim, kayıtsızım, sessizim; ama kendimi koyvermemem gerek; direnmeliyim, hatta isyan etmeliyim. Kime ve neye karşı direneceğim ve isyan edeceğim? En büyük engel nedir benim için? ..
Hastanede üçüncü gün. Kapı açıldı, gene doktor ya da hemşire gelmiştir. Değilmiş. Gelen kişi, yaşlı bir kadına benziyor, yanıma yaklaşmasını bekliyorum. Çok yavaş hareket ediyor. Bu odaya girdi..
Çok yol gittin, saatlerdir varacağın yeri bilmeden dolaşıyorsun; artık geri dön, otele git. Bu saatte alman gereken ilacın yok muydu senin? Üç poşet dolusu ilaçla yaşıyorsun yıllardır: İki tane pro..
Hasta ve sakatlara acısam da onları sevmiyorum, sevemiyorum. Zaten buna gerek de yok. Acıma ve sevme apayrı duygular. Biri yardımı, diğeri yaklaşmayı, beraber olmayı çağrıştırıyor. Ben de hastalanı..
Kendini yılkı atı gibi hissetmiştin yıllardır. Onlar yaşlandıkları ve artık bir işe yaramadıkları için doğaya bırakılıyorlardı; soğukla ve yırtıcı hayvanlarla yaptıkları mücadeleleri kazanırlarsa s..
Bir gün geldi, yapayalnız kaldım, bunun sebebi elbette bendim. Böyle olmasını istemiştim, oldu. İnsanlardan kaçtım, çok mecbur kalmadıkça kimseyle konuşmadım, sorulan sorulara cevap vermedim. Sık g..