Sırnaşık bir o kadar yalın bir hüznün eşleştiği akşam nüksederken en içten bilip bilmediğim ve yadsıyamadığım ne varsa… Belki öfke belki aşk bir o kadar yalnızlığın tahakkümperver hükmü.
Binlerce sayfa yazsa her bir kalem, sayısız kere hıçkırsak ve bağırsak avaz avaz neye yarar. Ömür boyu yas tutsak geri gelir mi giden kahramanlar. Utanıyorum ken..
Mağlup geldiğim ama ne hikmetse koşullandığım yine de geriye saramadığım var oluşumun hezimet yüklü dipsizliğinde, ahkâm kesen imge sağanağında köreldiğim ve çömdüğüm o harabede konuşlandığım ufacı..
Aslını inkâr eden hangi mazeret olabilir ki beyan etmekten kaçındığımız? Hangi sözcüğü yerleştirirsiniz yüreğin mabedine Tanrı’nın görmezden geleceği ve hangi isyanı bastırabilirsiniz ..
Soluk kırmızı kuşakları yine çocuk gelinlerin ip çevirmek kadar basit bir edim iken soluklandıkları o köşe başı. Çocuk masumiyetin çağrısına uymazken, aklımızın dipçiğinde nice kumpasa ku..
Sorunlu bir çocukluk geçirmişti Nihan: Kendini sorumlu hissettiği kim varsa bir bir şeceresini tutardı işe koyulmadan evvel. Babasını hatırlamıyordu bile. Annesi de sadece bir gölgeden ibar..
Bilincin ırak olduğu satırlarla muhatapsan bir de öykündüğün çocukluğunda sırra kadem basan dosyalar varsa. Çocuktan al haberi, izleminde ya da kayıtsızlığında, yetişkin bildirgelerini naif..
Tasavvuf araştırmacısı, yazar Cemalnur Sargut’un ‘’Allah’ıma Sefere Çıktım’’ isimli kitabının izdüşümüdür kaleme aldığım yazı. An, revnak bir gülüşün nezdinde Sakındığı göze batark..
Korunaklı bir dünyanın müridi illa ki sevgi bir de dokunulmazlığı sevginin ve ceketimin önünü ilikliyorum elbette ayağımda yüksek topuklu ayakkabılarım lakin çamura batmış şekilde değil yeni oldukl..
O kadar sığ bir mantık idi ki; evveliyatın sonra ile oynadığı körebede düşüşe geçen bir aşk mızrabı delerken evreni merkezinden. Mihenk taşı sevgiden ibaret bir tını sonra da el yordamı dos..