Heidegger’e göre insan ölüme yazgılıdır ve yaşamını buna göre sürdürmelidir. Kişinin öleceği gerçeğini bilmesi ve farkında olması onu bulunduğu varoluş düzeyinden daha üst bir varoluş düzeyine geçm..
Oldukça yağmurlu bir sabaha uyandım, yağmuru sevip sevmediğimi düşündüm. Sevmiyorum sanrım. Yağmurun sesini dinlerken henüz ortaokul sıralarındayken öğrendiğim Tevfik Fikret’in yağmur şiirini mırıl..
Zamanın ötesinde bir var olma ihtiyacı senin ki, ne garip kendinden her kaçışında bana yakalanıyorsun. Gidemeyişin bundan belki de. Hep bir parçanı bende unutuyorsun. Bazen en önemsiz parçanı, baze..
Suskunluğumun konuşabilmek adına bir iddiası olmalı mı? Sesime ses değecek diye tüm korkularım. Sana yazdığım tüm mektuplar siyah zarfların içerisinde. İsmime siyah çok yakışıyor demiştin. Harfleri..
Ölü bir şehrin sokakları gibi kokuyor bölümün koridorları.. Hiç var olmamışçasına sancısız tekdüze bir karanlık çökmüş üzerine.. Karanlık beni yutmadan önce adımlarımı hızlandırmalıyım diye düşünüy..
Suratsız bir ihtiyar kisvesinde Karanlık soğuk sokaklar. Laleleriyle balkon dinlenceleri Hiddetini gizliyor koridorlar.. Kırmızı gözler, kırmızı bir kitap Kırmızıya çalıyor göky..
Göçmen bir kuş gibi uçup gitti.... Konuşarak ısınanlar dinlemez...bilirdi…o da çok konuşanlardandı.. Ruhu üşürken kendini ısıtacak bir masala ihtiyaç duyanlardan…. Ama gerçe..
Küçük bir çocukken en sevdiği oyundu saklambaç… Bulunmamak için elden gelen uğraşın verildiği o mini mücadele. Hep en kuytuya saklanan olurdu, istemsizce… Ve her seferinde saklambaç oynamak isteyen..
Sanrılı sağır edici gece Beyaz teninin yoksulluğunu haykırıyor Sensiz fırtınaların köşesinde Kendimi bekliyorum, alınganlıkların mor denizlerinde gözden kaybolan ruhuma inat, bekliyorum..
Sona ilişkin söylemlerin hepsinin bir durağı var. Son ve sonsuzluk. Beyninde yankılanan naralar, sonsuzluk arayışını her yinelediğinde gözlüklerini düzeltir oldu Ferda .Yinelemenin kıvrımında acı ..