Hiç bitmesin diye iç geçirten, hoş geldin naraları atan, saygıdan eğilirken kafaları tokuşan dedeler gibi sıralanmış onlarca ağaç karşılıyor adım atarken Urla'ya. Keşke her ilçede böylesine yeşilde..
Deniz kendinden geçmiş bir mayhoşluk içinde kopup gidiyordu bu diyardan. İsyan edercesine. Delirircesine. Fırtınalar koparırcasına. Onun da takati kalmamıştı bizler gibi. Taşıyamıyordu işte bu yükü..
Ortaçağ’dan itibaren Yunanca’da karşı yaka, öte anlamına gelen, Bizans döneminde yerleşim alanı olmayan namıdiğer Beyoğlu bölgesine Pera denmekteydi. Beyoğlu isminin ise bölgedeki bir beyin oğl..
Bir karayel esse kuzeybatıdan, yağmur getirir mi? Bir damla düşse bulutlardan, notalar yaratır mı? Bir söz çıksa ağızdan, dilin düğümünü çözdürür mü? Notalardır günleri çekilir kılan. Kuş c..
Mehtabın altında, hoyrat uğuldayan yelli uzun bir gecenin ardından gelen sükûnet. Bütün bir gecenin hırçınlığını, gürültüsünü geride bırakmıştır artık. Çift yönlü üç mızrağın olağan üstü biçimde..
İstanbul. Bir otobüse binebilmek için yine koşar adımlarla yürüyorum. En sakin, en acelesiz günün olsun fark etmez bu şehirde. Koşturmak milli bir sembol olmuş, kanımıza işlemiş. Nefes nefese du..
Artık ''büyük göçler'' olarak nitelendirebileceğimiz bir ''bayram'' daha geldi çattı kapımıza. Yer yer rüzgârlaranan semtleriyle İstanbul, ''uğurlar ola'' diyor tatil sevdalılarına. İlk gününden..
Bir gün çıkıp geleceğine adımız gibi emindik. Sadece belgesellerde, haberlerde izlememiştik; zihnimizde de yaşayan bir efsaneydi aslında. Mantık ‘’olmaz öyle şey, abuk subuk konuşma!’’ demesine ..
En dingin, en pırlanta yerine bile gitsem ülkemin, bedenen bıraksam da ruhen bağlıyım sana. Senden kaçmak isterim öfkem had safhaya ulaştığı her anda. Lakin ne mümkün senin martı konvoylu gemilerin..
Gün plandaki zaman farkının yarattığı ivmeyle başlıyor. Plan dışına çıkmanın verdiği adrenalin insanı harekete geçiriyor. Gürültülerine lanetler okuduğumuz kentsel dönüşümler bir anda bizim için..