Bitmek bilmeyen yokuşları vardı bir de tepede kırmızı bir okul. Yorulmuştum… Hızlı adımlarla çıkmamam gerektiğini anlamam için kalp atışlarımı hissetmem gerekmiş meğer. Duru..
Piyano resitalinden dönüyorlardı… Huzurluydular ve yılların alışkanlığının verdiği güven duygusu kurdukları cümlelere de yansıyordu. O gece… Kadın yatakta doğrulup belki de ..
Salvatore Cascio ve büyük usta Ennio Morricone’ye saygıyla. Cinema Paradiso Görünen sadece masmavi bir deniz manzarası ve tatlı bir esintiyle sallanan beyaz bir tüldür pencerede.
Neresi olduğu onemli değildir onun için. Bu gece buradadır; terasa çıkıp bir sigara yakar genç kadın. Gökyüzüne bakar. İçine çektiği yıldızlardır pis bir dumandan ziyade ve aldığı nefes yarım..
“Kirli Sofralar” diye bir şey varmış duydun mu? Ne masalar kirlettik aslında. Gördüğümüz belki üç beş yumurtanın kabuğu, birkaç zeytin çekirdeği, maydanoz sapı, bilemedin kızarmış ekmek kırın..
Kimin umrunda olur bilmiyorum ama bu kısa yazı belki de on yıllık bir yazı. Ennio Morricone dosyamı ararken karşıma çıktı. Daha önce karşıma çıksaydı Şiraze kitabıma eklerdim doğrusu. O günü halâ h..
Öğlene doğru değil… Öğlen hiç değil… Ya öğleden sonra? Peki akşam? Hiçbiri… Pierre Loti’de çay, sabahın ayazında içilmeli. Üzeri kırmızı be..
Bakıyorum, konuşuyorum, görüyorum ve duyuyorum... Her şey bir yana... Ben evet ben bile ("bile" derken? hah! merak etmeyiniz üzülmek her kadına mahsus); üzgünüz? Neden? Merak ediyorum, kadınar nede..
Bir caddede yürüyordum… Kalabalık bir cadde. İnsanların yüzlerine bakıyorum ve baktıkça bildik hisleri duyumsuyorum. Sıkılmışlık, umutluluk, umutsuzluk halleri… Biri telefonda konuşuyor bağırış çağ..
Bir insan ne kadar kusursuz olabilir diye düşünüyorum ya da ne kadar birbirine benzer diye sorup duruyorum ne zamandır kendi kendime. Neredeyse herkes aynı. Kadınlar aynı. Kaşlar kusursuz, çok net ..