Hayallerdir rüyaları yaşatan ve rüzgarlardır vuran çatılara iskelede bir akşam sefasında hüzünlü bir yelken gibidir zaman benim gecelerim sabaha koşan ne hayat..
gömleğimin düğmelerine baktı birkaç adım attı, yalnızdı soluğumu duyumsadı seslendi cevap veremedim ellerimden tutmaya yeltendi denedim boşlukta kaldım ..
yarın sabah gelir misin acaba bilmem niye düşünüp dururum sanki yanında rahatmış, ben benmişim gibi yapmaktan kalbim tüm bir ömre vakfedilen atışlarını seninle tüketecek birkaç günd..
dudakların cehennem sen büsbütün cennetsin günahkarım affet tanrım yanmadan kor kızıl ateşinde sonsuz huzuruna erişemem tarifsiz uzayan cennetinde ..
Daha sekiz yaşında bir sokak mafyasıyım Bir su tabancam var dünyayı ben sallarım eve ezan vakti gelirim anne elinden üç beş lokma atınca ..
tastarak, yürek, yumak aşk, cefa, hüzün, humma ve ne kaldıysa bir avuç mutlulukla aramda yıkıp geçmek döner aklımda bir çıldırmış fırtına keder ve keşkel..
ne umabilir ki bir canlı elinde on kiloluk bir demirle öldürmeyi yahut ölmeyi beklerken kim bahseder ki umuttan kanlı çuvalları bir çukura kusarak gömerken ağlamak, üz..
hatıralar gibi aydınlıklarda çabucak siliniverir ufuktan bir ay ışığında yansıyan yüzün sanki gelmesi beklenen hoş bir an sonsuzluklar prensini tanımıştım<..
yoksun kaldı akıl kim lütuf buyurdusa ve kurduysa, bir çark ki dönmesi de, durması da sorgulanmaz kim içtiyse suyundan kana kana ..
yalnızlık tünelindeyim bir başıma çift başıma ya da bir kaç başıma tünel bitti kaldım yine bir başıma ..