Ardı ardına, vedalar içmişizdir bir çoğumuz. Çocukluğuma yolculuk yapmak istiyorum şimdi, acının ne demek olduğunu bilemediğimiz, bütün gerçeğimizin oyunlardan ibaret olduğunu sandığımız çocukluğu..
Yahu ne istiyorsunuz? Bir daha mümkün değil sevda dediğiniz insanla bir ömür bir yastıkta yaşlanmayı hayal edersiniz, eee ne değişti? Şimdi yaşadığımız doğa bile kimyasal iken, insanın doğa..
Derin düşünmek gerek, havayı ,suyu, toprağı, canlıyı, insanı... İçini görmek lazım. Ceviz kabuğunu doldurmayacak meselelere kafamızı yorup vakit ayırdığımız kadar; insan ruhunun derinliğini görmeye..
Seni dünyaya getirirken, Nasıl bir dünyaya geldğini sorgulardım hep. Bana muhtaç ellerini ilk tuttuğumda, 21 yaşındaydım. Biliyordum, Bir daha 21 yaşına hiç gelmeyecek..
Çizebilseydim bahar olacaktı yüzüm, Adını duvarlara yazacak çağımda; Şiirlere satıyorum yüreğimi. Şimdi uzun satırlarım var artık! ..
Hatıra defterleri gibi hayat dediğimiz o ince çizgi. Önce güzel başlar herşey satırlarda olduğu gibi, sonra yerini teker teker vedalara bırakır yine güzel anlar. En güzel hatıralarla dolu çerçev..
Her nesnenin bir bitimi vardı... Biz çocukken ne güzel çocuklardık. Her mevsim yazdık, hiç gelemeyecek birinin yokluğuna sarılmak oldu hayallerin en büyüğü, gidenlerin döneceğine inan..
Kendime gelsin bu yazı... Sanırım uzun zamandır kendimin keşfine hasret kaldım, hayat telaşesi işte... Uzun zamanlarım olur hep benim düşünmeye derin vakitlerim. Hiç durmayan kum saatine hapsettiğ..
Yeryüzü belkilerle dolu... Kimbilir, belki de yaşanacak çok şeyimiz vardı... Dayan yüreğim, gelmeyecekler biliyorsun. Şimdi nerden anlatsam gidenlerimi, veda ettiklerimi..
Sen ne güzel şehirsin öyle... Bütün yolları maviliğe bakan, gökyüzü rengini bu şehre vermiş olmalı. İnsan burada yaşlanır mı hiç dediğimi hatırlıyorum, bu şehrin topraklarına ayak bastığım ..