Zaman akıyor. Gecenin karanlık elleri dolduruyor hayatın boşluklarını. Birazdan üşümesinler diye birbirine sokulmuş evlerin tüm ışıkları sönecek ve kasabanın dar sokakları gölgelere kalacak..
Çürümeye yüz tutmuş, merdivenleri eksik tahta iskele, ağlar, kayıklar… Yüzü denize dönük üç baraka var. Kapıları, pencereleri, biriktirdikleri insan hikayeleri, ahları, gülerek hatırladıkla..
Karanlıkta oturayım dedim biraz Karanlık da seninle otursun dedi biri. Sessizliği dinleyeyim dedim biraz. Sessizlik de seni dinlesin dedi biri. Bu nereye kadar gidecek böy..
Her insan kendi hapishanesidir. Oyun hiç değişmedi, ilk günde aynıydı şimdi de aynı. Sen hayata küsersen, hayat da sana küser! Sen sırtını dönersen, o da döner. Kasa..
Fatih Terim’in yeni Milli Takım’ın iskeletini oluşturmaya başlamadan önce cevap bulması gereken birkaç soru var. Neden başarılı olamıyoruz? Neden bizden Burak Yılmaz çıkıy..
Elleri titreyen yaşlı bir ressam, koltuğunun altında boyaları ile zeytin ağaçlarının altında nereyeyse bilmem hızlı hızlı yürürken, ayağı takılmış da erik rengi boya dökülmüş, dünya yemyeşil olmuş ..
Bitiş çizgisini geçtikten sonra son bir gayretle kendini yere atmış, soluk soluğa nefesini düzeltmeye çalışan sporcuları andırıyordu tekneler. İrili ufaklı, rengarenk. Yazı bekliyor..
Bildikçe, şahit oldukça, yaşadıkça daha da büyüyor dudaklarındaki gülümseme. Görmediğin orada olduğunu bile bilmediğin bir eşik var. Atlayıvermişsin haberin yok. Acı da bir yere kadar, kede..
Televizyonda içinde “sınav”, “şablon”, “soru kitapçığı” geçen haberi izledikten sonra kanım dondu! Meğer ne kadar kolaymış üniversiteye girmek! Cevap şıklarını s..
Yürürsün… Fakir mahallelerden geçerken kapı önlerinde oynayan çocuklara takılır gözlerin. Bu semtin çocukları soğuktan üşümez ki! O yüzden çıplaktır ayakları ve bahtlarına inat pembedir yel..