Beş yıl kadar önce Bursa’da çok sevdiğim dostum Mustafa’ yı kardiyoloji mütehassısına götürebilmek için zor bela ikna etmiştim. Mustafa konuya pek de sıcak bakmıyordu. Ben de olayı oldubittiye geti..
Krizin şaşırtıcı değil, tam tersine beklendik bir durum olduğunu bilen dostum Maksimov kontrolü ele geçirmekte geç kalmadı. Çevreye bağırarak emirler yağdırırken telefonu eline almış, ambulans gönderm..
Soğuma tüm vücudumu kaplamıştı. Ben ise tavanda bir noktaya odaklanmış çıkacağım yolculuğun hazırlık aşamalarını dikkatle izliyordum. Tam o anda istesem de gözlerimi tavandan başka bir yere çeviremedi..
Cep telefonlarının, ceplerimizde yeni yeni yuva yapmaya başladığı günleri hatırlayalım hep beraber… Her kırmızı ışıkta ferma modunda bir memur. Her cadde girişinde yolun ortasında eli telsizli bir göz..
Yaşlı kadın “oğlum, oğlum” diye kendi dilinde haykırıyordu. Ani seslenişi yanındaki arkadaşını da uyandırıyor, O da sıçrıyor, şaşkın bakışlarla çevreyi süzüyor. Bağırışmalar bu kez iki ağızdan devam e..
Azebaycan’ da zeytin üretimi ve tüketimi hemen hemen birbirine denktir. Buna rağmen Suriye ve Türkiye’den bir miktar ithalat yapar. İlginç olan, ülke topraklarında bakımı yapılmayan zeytin ağaçlarının..
1993-1994 yıllarıydı. Bursa’da güneşli bir yaz gününün son saatlerine doğru –rehberlik ile geçindiğini sandığım- yaşlı bir amca ile tanışma fırsatı buldum. Amca Boşnak’tı ve muhtemelen 65-70’li yaşlar..
Bu yazımda, ticaret yapmaya heves tutmuş yeni nesil gençlerden, pazarını korumak için her fırsatta uluyarak hakimiyet sınırlarını rakiplerine hatırlatmaya gayret eden sektör kurtlarına kadar seslenece..
Yoğun bir hareketlilik, koşuşturma, yüksek sesli ve kısa talimatlar, al, ver, getir, çek, yap, götür, bastır, yavaş, yeter, acele et, döndür, şimdi vs. vs. vs... Ağzımdaki cihazın yerini oksijen m..
Doğayı, yeşili ve hayvanları gerçekten özleyenlere güzel bir haber vereceğim. İşyerinde çalışırken verdiğiniz kısacık bir kahve molasında gün boyu gerilen sinirlerimizi biraz olsun gevşetecek, bizi ol..