Bugün işten eve geldim, odama girdim, girdiğim gibi de çıktım. Bu oda bu kadar dağınıklığı görmemişti ve tabi ki bende aklımı başıma almalıydım, orası benim odamdı ve her ne olursa olsun annemler e..
Yarın hergünkü gibi işe gidecek olmanın verdiği huzurla, yatağıma uzanmış bulunmaktayım. Yarın ne yaşayacağımı bilmeden yine aldım elime klavyemi, düşüncelerimi koydum yanıma, sarıldılar bana yazma..
Bazen ne hissetmen gerektiğini bir müzik hatırlatır. Dinledikçe hüzünlenirsin. Çaresiz hissedersin, yanlız, başarısız. Şarkıya aşık olmuşsundur, sanki onu daha önce tanıdığı..
Hayatımın bir ilkini sizlere yazmak istedim. Belki benim gibi girmeden çok araştıran birileri varsa, okurlar, tecrube olur. İşte ilk ameliyatım, hislerim ve yaşananlar. Yeditepe Üniversite..
Günü gününe her günümü yazmak isterdim sizlere. Ama malesefki hayatta her istediğimizin olmadığı gibi her yaşadığımızda yazılmıyor. Aslında yazılmıyor değil, belki yazarken tekrar yaşamaktan korkma..
Teknoloji, sosyal medya, güzel olma hep daha güzel olma çabası bizi bedenlerimizde oynama yapmaya itiyor sanki, sağlık için olunan işlemler harici yapılanlar bizi mutlu mu kılıyor yoksa mutlu olduğ..
Bugün koştur koştur işe yetişmeye çalıştım, erken gidip erken çıkacaktım oysa planımca. Herşey planlıydı saat 6 da uyanıldı gyinildi sporlar, servissiz erken işe gidilecek pozisyonda minibüs beklem..
Bazen hissediyorum yaşadığımı, bazense kalk işe git, sonra akşama kadar çalış kaosu içinde kendimi fark edemiyorum. Gezemiyorum, ani tadında yaşayamıyorum. Duygularımı bile tam olarak farkında deği..
Hayatta en iğrendiğim şeydir. Doğruyu söylesen öldürülcek misin? Ya da bin kişi seni seni köşede sıkıştırıp, işkence mi edecek sana? Alt tarafı karşındaki sana sinirlenecek, bağır..
Tahmin edemediğimiz hayatları yaşıyoruz. Bazılarımız kınadığımız bazıları ise çok uzakta gördüklerimizi. Yaşananlar imkansız ama olması zor şeyler olabiliyor. Hatta kaçtığımız şeyler peşimizden gel..