Her ''hoşça kal'' sözü, gömer bizi ıssızlığımıza, özlem duyarız anılarımıza. Yaşam, sürdürürken karanlıklar içinde, içimizi ısıtan, bir ses gelir kulağımı..
Ey yolcu ! Sessiz yürüdüğün bu yollarda Anıların ayak izleri duruyor Estikçe sonbahar rüzgarları Gönül tellerini kırıyor. Geçmişte kalan derin bir yara Su..
Kanıksadık acıları Yakmıyor artık eskisi gibi canımızı Gidenler yakıp yıkıp gittiler Yalnızlığın karanlık odalarına ittiler. Alıştık enkaz altında yaşamaya Boğa..
Ey Can, Sırat köprüsündeyim Tut ellerimi Düşmek üzereyim Altı cehennem çukuru Kan ter içindeyim Gözbebeklerim büyüdü korkudan Zift karası bir yer burası Ya geçemezsem ..
Ne kadar çok, yaşanmışlıklar bıraktık geride, hesap soramadık hiç kimseye. Yarım nefeslerle yaşıyoruz, acılanmalara mahkumuz. Yıllar geçse de üzerinden, düşmediler düşle..
Bazen gelecek korkusu sarar içimizi, titretir benliğimizi... Yalnız kaldığımız zamanlarda, ince hesaplar yaparız, hatalarımızla yüzleşiriz, bu denli yalnızlığım..
İç huzur, ne kadar önemliymiş meğer. Ruhum dinginleşti, İçime bir coşku geldi. Hasret, ruhu köz gibi yaksa da Kalem, yüreğin feryadına aciz kalsa da Yine de ağır gelmez ..
Ömrümüzün, en güzel çağında, kapıştık mutluluk adına. Aldığımız, darbeler morarttı gözlerimizi, göremedik, etrafımızı. Yıllar sonra..
Sürgün gecelerin koynunda savruldu acılarımız, savaş alanı gibiydi yaşadıklarımız. İkimiz de sarsıldık bu hüznün içinde, karabasan gibi boğazımıza çöken kâbus geceleri..
Dertler içilir azar azar Mezarcı çukuru derin kazar Gelirsin yaşamın sonuna Giyersin kefeni sırtına. Çoluk çocuk mal peşinde Amel defteri senin önünde Bir..