Aylardan en çok Haziran'ı seviyorum. En uzun günleri bize yaşatan sanki oymuş gibi. Bu işten onun ne kadar haberi var bilemem. Belki hiçbir şeyin farkında değil, belki de bütün düzen tamamen ona ait....
Sabah yataktan kalkar kalkmaz ilk gördüğünüz şey nedir? Dağınık bir yatak mı, lavabonun damlayan musluğu mu, masanın üzerindeki cep telefonunuz mu, kahvaltı sofrasındaki kızarmış ekmek mi? Hangisi?
Okulların kapandığı gün ben de gittim karne almaya... Babam bu tip şeylerle ilgilenmezdi, ama ben onun yaptıklarını aynen yapmak yerine, bana uygun gelmeyenleri yapmamaya çalışıyorum. Hepimiz babamızd..
Her gün bir yazım olsun burada diye düşünmüştüm başlarken... Hedefi daha büyük tutmak lazım ki küçük başarılar elde edilebilsin denir ya, böylece belki iki üç günde bir yazma fırsatım olur diyordum.
Birisiyle tanıştınız mı, ilk soru hemen klasik olarak hazırdır: Nerelisin?Neden bu kadar önem taşır insanlar için "nereli olmak", bunu henüz anlamış değilim. Ne bir ayrıcalık ifadesi, ne aşağılana..
Birkaç gündür İstanbul'da çekilmez sıcaklar başladı. Çekilmemesinin sebebi, termometrenin gösterdiği rakamdan çok nem oranının yüksek olması... Kuru sıcağı bir biçimde vücut tolero edebiliyor da, neme..
Bir günlük yevmiye bile etmeyen borç-alacak kavgası sebebiyleinsanların hayatını kaybettiği bir ülkede yaşıyoruz. Bir insan bu kadar mı öfkeli olur, bu kadar mı düşüncesizce hareket eder, bu kadar mı ..
Bu sabah bir rüya ile uyandım. Hayırdır inşaallah...Fırıncının birinden ekmek istiyordum. Tanesine bir lira vereceğimi söylediğim halde o da bana ısrarla "yok" diyordu. Evet, görünürde ekmek yoktu..
Benim üniversite yıllarım, Türkçe'ye kazandırılmaya çalışılan yeni kelimelerin ortalığı istila ettiği yıllara denk geliyor. Özellikle Sayın Ecevit'in her konuşmasında toplumla tanışan bu yeni sözcükle..
Hayatımızı devam ettirebilmemiz için gereken şeyleri sağlamaya, geçinmek diyoruz. Ne lâzım peki hayatımızı sürdürebilmemiz için? Ev, araba, yazlık, bilgisayar, cep telefonu, internet, mücevher... Ya d..