Uzun bir tren yolculuğuna çıkacağım bu akşam. Yanımda biraz anı, bir bavul kitap, bir kaç kirli tişört. Koşulsuz kabul edilmeler biriktirdim uzak yakınlardan, aynalar duru. Boyası..
yorgun başımı omzuna koyup boş bakışlarla dünyayı izlesem sonra bir kar tanesinin suya düşmesinin sesinde sende olsam kaybolsam.. Leylim 09.03.2011 ..
Gitme bak, gitme işte, Görüyorum ayaklarını Sürüyorsun onları Gözlerini kaçırıyorsun ama Ellerin terlemiş, gitme. Gitme bak, gitme Şemsiyen..
bitkin bir karınca geceye ay doğduğunda su içmeye iner göz pınarlarıma. Sonra gözlerimle birlikte çekip gider. Gözlerim nerde? Leylim..
Oturduğu sırça köşkün sırça penceresinden bana bakıyordu. Öyle renkli, öyle ışıl ışıl. Kışkırtıcı… Konuşmuyordu. Ama ben duyuyordum sözlerini. Buyurgan bir bakışla, soyun dedi bana. İrkildim. Saçmal..
Dolmuşun penceresine kafasını dayamış dalgın dalgın dışarıyı seyrediyordu.Uykulu gözleri gözkapaklarına direnmese de, dışarının görüntüsü bazen hızlı bazen yavaş gözbebeklerine doluyordu. O sırada..
Bu tavanda kaç tane kiriş vardı ya. Akşam yatmadan önce ve sabah uyandığımda onları sayıyorum. Neden her seferinde unutuyorum. Kirişler arasındaki tahtalar, dört tane miydi, beş tane mi? Leylim ,..
Ayaklarının üzerine doğruldu iyice dikkat kesildi. Gerçekten o muydu? Bulmuş muydu? Evet bulmuştu. Bulmuştu bulmasına ama yanında birkaç küçük kediyle oyunlar oynarken bulmuştu. Birden sırtındaki evde..
Her zaman pencereleri kapılara yeğ tutmuşumdur. Kapı korunmadır, dışarıya önlemdir. Senin istediğin sürece dışarının dışarıda kalmasıdır. İzin istemesidir dışarının içeriden. Yada içeriye ulaşabilmek..
Gözlerime bakmamanın acısını Sendeki eksilmemin acısıyla Suskunluklarının acısını Dilimdeki pas tadı ve tökezleyen konuşmalarımla Eylemsizliğinin acısını Yürüdükçe uzaklaşmamı..